İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​ANLAMASANIZ DA OLUR!

YAYINLAMA:

Geçmişte çok hata yaptım.

Bugün de yapıyorum.

Hata yaptığımızı iki şekilde anlıyoruz.

Başımıza geliyor; doğrusunu anlıyoruz.

Veya Allah nasip ediyor, okuyarak, dinleyerek, görerek anlıyoruz.

Şu an bile doğru zannettiğimiz ve ileride yanlış olduğunu anlayacağımız çok şey vardır sanıyorum.

Suriye başta, dünyanın birçok yerinde insanlar katledilirken...

Anneler çocuklarını, çocuklar babalarını kaybederken...

Yollarda gördüğümüz ezilmiş hayvanlar için bir çoğumuzun aklına ya araç sürücüsünün hatası ya hayvanın tedbirsizliği (e hayvan zaten!) veya belediyenin neden gelip kaldırmadığı geliyor.

Elinde karton "açız" ajitasyonu daha vahim görünüyor.

Bir kediye, köpeğe aşırı muhabbet ve bağlılığı birçok insan tuhaf buluyor.

Çok değil, on sene önce ben de öyleydim.

Anlamaya çalışmadan yargılamak, en çabuk ve sıklıkla düştüğümüz hatalardan.

Sekiz yıl önce eşimin ve çocuklarımın ısrarıyla evimize yavru bir kedi katıldı.

Anlaşma yaptık. Ben karışmayacaktım. Ve benden uzak tutacaklardı.

Bir ay geçmeden bırakın uzak durmayı, kucağımdan indirmemeye ve dışardayken özlemeye başladım.

Üzmeyen, kırmayan, acıtmayan ve aksine varlığıyla sürekli aile bireylerini rehabilite eden bir neşe kaynağıydı. Biraz mama, biraz su karşılığında doyumsuz bir sevgi…

Hayvanların gizli ajandaları yok mesela. Söz vermedikleri için de sizi asla hayal kırıklığına uğratmıyorlar.

Derken kedi sevgisi bütün hayvanlara ve sonra insanlara bakış açımı değiştirdi.

Eskiden köpeklerden korkardım. İnsan bilmediğinin cahilidir sözünün anlamı ortaya çıktı. Şimdi korkmuyorum.

Neleri keşfetmedim ki bir kedi ile ilişkimde…

Evde eşine hayvan muamelesi yapanların zaten hayvanları sevmesinin mümkün olmadığını anladım mesela. Onlar eşlerini de özlemezler duygusal olarak, onlara hediye almanın heyecanını bilmezler.

Veya "öteki" diyerek kendini izole edip kendini ötekileştiren ahmakların zevk için hayvan avlamayı erkeklik zannettiklerini anladım mesela. Bunların bir kısmı özellikle çetin karakterli köpekleri severler karakterlerindeki eksiklikleri tamamlamak için…

Hayvanlarla iletişimi olmayanların, insanlar için de empati geliştirmesinin sözde kaldığını anladım mesela.

Hayvanları sevmek merhameti vicdanileştiriyor; hayvanlaşan insanlara da hoşça bakabiliyorsunuz.

Hayvanlardan örnek alacağımız çok şey var.

Köpeklere yalaka, kedilere kibirli diyoruz...

O bizim arızalı bakışımız.

Köpekler sadık, kediler asil halbuki.

Ve samimiyetleri asla sorgulanamaz. Çünkü kibir ve hainlik yaratılışlarında yok.

Bunları derin bir üzüntü içinde kaleme alıyorum.

Çünkü o yavru kedi, aramızda sekizinci yılını doldurduktan ve ailenin en sevgilisiyken hayata gözlerini yumdu.

Annemi, babamı, sevdiğim birçok muhteşem insanı eğer layık olup gidebilirsem zaten cennette bulabileceğimi biliyorum.

Göğsümde uyuyan ve mırıldamasıyla bana hayat katan “Bilader”i ise bir cennet nimeti olarak Rabbimden isteyeceğim.

O’nun kudretinden kimin şüphesi var?

Ve bir kedi için bu kadar üzülürken, sevginin ve merhametin neleri nasıl kuşatabileceğini hesaba katmadan dünyada yaşanan onca acıyı hatırlatıp bana dudak bükenler ne kadar talihsizler.

Hayvanlar sayesindedir ki, insanları daha çok seviyorum halbuki…

Neticede ben de bir ahir zaman “Ebu Hureyre”siyim.

Olduğu kadar!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...