İstanbul
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​CİK CİK…

YAYINLAMA:

Sanmayın ki kuşlardan bahsediyorum.

Meğer halk arasında söylenen ‘cik cik’ler kum midyesiymiş.

Bizim gurme kültüründe kullanılmıyor tabii. Daha çok italyan ve ispanyol yemeklerinde makarna sosu olarak kullanılmakta.

İşin beni ilgilendiren kısmı ise balıkçıların büyük emeğiyle denizden çıkarılarak ihraç edilmesi, dolayısıyla döviz girdisi sağlanmasıdır.

Karadenizin incisi binlerce çeşit balık ve deniz canlılarının yanısıra çift kabuklu yumuşakçalar sınıfında yer alan bir canlı olan cik cikler çok zor şartlar altında ‘dip avcılığı’ yöntemiyle çıkarılarak Avrupa’nın sofralarına lezzet katıyor.

Büyük bir emekle çıkarılan bu cik ciklerin popüler olmasındaki en büyük neden ise besin dinamiklerinin yüksek olmasından kaynaklanıyor.

Marmara Denizi’nden, Karadeniz bölgesinde yer alan Kastamonu Akçakoca'dan Sinop'a kadar uzanan balıkçıların cik cik öyküleri yazmakla bitmez belki ama kum midyesini hangi yöntemle çıkarıldığını Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilen şöyle anlatıyor:

Kum midyesini çıkartmanın tek bir yöntemi var. Ya hava yardımıyla dibi tarayıp, süpürge gibi kumu çekeceksiniz ya da ağlı kepçe ve tarama ağı ile ürünü dipten toplayacaksınız. Bu süreçte ürün kayıpları yaşanıyor, büyük ve sağlıklı olanlar ayrıştırılıp çuvallanıyor. Bu yöntemlerle yapılan avcılık elbette doğayı tahrip ediyor ancak ürünün ciddi anlamda ekonomik getirisi oluyor. Dolayısıyla doğayı koruyup, ürünü en zararsız biçimde çıkartalım ki ekonomik getirisini sağlayalım. Sürdürebilir bir yetiştiricilik için bu iki unsurun çok iyi bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile üniversitelerin ilgili birimleri birlikte çalışıp, bilimsel verilerle kotaları oluşturması lazım. Örneğin, sezonun başındasınız ve devlet size 40 bin ton kota verdi. Birinci ayda bu miktara ulaşırsanız, bu işe 'dur' demek lazım. Sezon devam etse bile o bölge 3 yıllığına avcılığa kapatılmalı. Şu an Türkiye'de yıllık ortalama 30 bin ton civarında bir üretim söz konusu. Eğer sürdürülebilir avcılık etkili planlanırsa çok iyi bir şey bu.

Yine karşımıza kotalar çıkıyor. Elbette bunun da bir anlamı var.

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre, su ürünleri üretimi 397.731 bin ton Ancak, kum midyesi Akivades ve beyaz kum midyesi ihracatı 2015 yılında 37.409 ton idi. Tüketim iç piyasaya da girer; yani iş bizim mutfaklarımızda bitiyor.

Afiyet olsun:)

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...