İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​SAĞCI MISIN, SOLCU MU?

YAYINLAMA:

Referandumdan önce yapılan araştırmaların bazıları tuttu, bazıları inanılmaz derecede yanıldı. “Evet-Hayır” kısmı bu araştırmaların sadece bir bölümüydü. Bu araştırmalarda yalnızca tek bir soru sorulmadı. Bir sürü başka soru da vardı elbette. Ve araştırmalardan ortaya çıkan çarpıcı bir sonucun dip not olarak kalmasına gönlüm razı olmadı. Bu soru şöyleydi: “Kendinizi siyasi yelpazenin sağında mı, solunda mı tanımlarsınız?”

İşte bu tek soru aslında Türkiye’nin yaşadığı değişimi gösteriyordu. Çünkü cevap verenlerin yüzde 22’si kendisini yelpazenin sağında, yüzde 10’u ise solunda olarak tanımlamıştı. Yani halkın yüzde 68’i kendisini ortada görüyordu. “Görüyordu” demek de yanlış, çünkü öyle söylediğine göre öyle kabul etmek zorundayız. Öyleydi.

İşte bu sorunun yanıtı olarak karşımıza çıkan gerçek Türkiye’deki sağ-sol oranları ile yapılan hesapları alt üst edebilecek bir sonuç. Bu sonuçla Türkiye’de sağ-sol hesabı yaparak bir yere ulaşmanın mümkün olmadığı görülüyor.

“İyi de, ne hesabı yapacağız” diyenlere, “İnsanı öne çıkararak” yanıtını verebilirim. Çok belli ki insanımız kendine dokunacak işler vaad edenleri, yapanları tercih edecek veya ediyor.

Sokakta dolaşan, bütün gün çalışıp yorgun argın evine giden, çocuklarının geleceğini planlayan, sizin, bizim gibi ortalama bir vatandaşın siyasi ideolojiler ile tanımlanması nasıl da yanlış. Hep söylüyorum, bu iş ideolojik değil, ekonomik. Ekonomik faktörleri düşünmeden ideolojik yaklaşımlar sadece yanıltır.

Bu durumun böyle olduğu “Evet” kampanyasının lider aktörü Ak Parti’nin referandum öncesi davranışlarından da belli. Vergi yapılanmasının ötelenmesi, bankalara ‘kredi verin’ çağrıları, esnafa yönelik KOSGEB kredisi, anneannelere para verilmesi, istihdam kampanyaları, bu gerçekliğin Ak Parti tarafından çok net bilindiğini ortaya koyuyor. Buna karşılık “Hayır” daha ideolojik yaklaşımlar içindeydi. Şimdi, “Bu bir siyasi içerikli referandum, ne alakası var” diyebilecek olanlara derim ki: “Her şeyin ekonomi ile ilgisi var.”

Büyükşehirler tartışılıyor ya, “Ak Parti buralarda kaybetti” diye. İstanbul’da yüzde 1 ile kaybetmiş oluyor ama, Türkiye çapında 1 bir ile kazanmamış mı oluyor yani. Bu matematiksel bir gerçek. Ama sadece bu mantığa saplanıp kalırsak bir yere varamayız. Ama her iki veriyi de yok sayamayız. Bunlar bir gerçekliktir. Yadsınamaz.

Bence bu noktada bakılması gereken, “Hayır” oylarının önde çıktığı büyük kentlerle, evet oylarının önde çıktığı kentlerin enflasyon karşılaştırması olmalı. Veya Antalya örneğinde olduğu gibi turizm gelirindeki düşüklüğün yarattığı ‘daralma hissi.’ O yüzden önümüzdeki 2 buçuk yıl çok önemli.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...