İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​PENGUEN NEDEN KAPANIYOR?

YAYINLAMA:

Önce akbaba vardı. Yayınlandığı tarihe yetişemedim. Ama evlerdeki koleksiyonlarını gördüm. Özenle ciltlenmiş. Sonrasında Gırgır.

Gırgır toplumsal bir salgındı adeta. Türkiye’deki karikatür macerasının zirvesi. Muhalefetse muhalefet, komiklikse komiklik. Şimdiki hakim kuşağın kundağıydı adeta. Aslında hepsi oradan yetişti.

Başına buyruk, deli fişek çocuklardı hepsi. Babacan bir yöneticinin öğretisinde çalışan. Ve yuvadan ayrılma zamanları geldi. Hepsi gruplaşarak başka başka mizah dergileri çıkardı.

Benim karikatürcülerle ilk tanışmam, sanki 1990 yılları gibiydi. Güneş Gazetesi de kârlı olduğunu düşündüğü için mizah dergisi işine girmişti. Bir grup karikatürist, Güneş Gazetesi’nin Beyazıt’daki binasının küçücük bir iki odasına sıkışmış işlerini yapıyorlardı. Limon’u çıkartıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam.

Aslında tüm o boş vermiş, dalgacı tiplerinin altında çok da çalışkandılar. Çalışma biçimleri de bir acayipti. Bir süre ortalarda görünmeyip, sonra bir gün sabaha kadar uğraşıyorlardı. Sabah ise ter ve mürekkep kokularının arasında müthiş bir eser çıkıyordu ortalığa. Sonra yine ortalık duruluyordu.

Toplum o yıllarda farklı bir biçimde dalgalanıyordu. Bir tek TRT’nin olduğu zamanlar. Televizyon ve gazeteler özellikle gençlerin görsel ihtiyaçlarına hitap etmiyordu. Onlar zaman kaybetmemek, her şeyi kısa sürede görmek istiyorlardı. Karikatür o yüzden hem para kazanıyor, hem de bir ihtiyacı karşılıyordu.

Derken, büyük basın grupları da bu işe girmek istedi. Girdiler de. Sonra karikatüristler kendi aralarındaki kümelenme alışkanlıkları ile toplanıp yeni dergiler çıkarttılar. Bir çoğu da başarılı oldu. Yolda yeni yüzler katıldı onlara.

Ama Gırgır’da doğan, orada tedrisat gören kuşağın yerini tutamadılar. Çünkü kervana yeni katılanlar farklı bir dünyevi gerçeklikten geliyordu. Sigara kuyruklarını görmemiş, yağ almak için sıraya girmemiş ve benzin karnesini bile duymamışlardı. Onların algısı farklı çalışıyordu.

İkinci kuşak yani Gırgır’ın bebeleri de büyümüş koca adam olmuşlardı bu arada. Arsız espriler üreten adamlar çoluga çocuğa karışmış, kiradan kurtulmuşlardı. “Akıllı” olanları televizyona kaçmıştı ve artık dizi yazıyorlardı. Bir kısmı ise kurumsal şirketler için reklam çiziyordu. Gerçek hayata entegre olunca artık espri üretemez duruma düştüler. Espri düşünmek yerine çocuğun okul parasını düşünür oldular. Haliyle “okul parası” kazandı bu kavgayı.

Yeni gelenler ile bir önceki kuşak bir türlü gerekli kimyayı oluşturamadı. Olmadı, beceremediler.

Ve tabii internet. Hani anlatmıştım ya, karikatür dergileri gençlerin ihtiyaçları üzerinde yükselmişti diye. İşte internet de öyle oldu. Artık genç kuşağın yeni bir algılama biçimi vardı ve bu sanal dünyada şekilleniyordu.

Karikatür dergileri kendi iç çatışmalarının yanısıra internet yüzünden de mevzi kaybetti. Ve bu zamanda kaybedilen bir mevzi tekrar kazanılamazdı.

Şimdi Penguen kapanacağını açıkladı. Umarım bu durum diğer mizah dergilerine sirayet etmez. Ama uzaktan şöyle bir bakınca sanki bu sözlerim bir temenni olarak kalacak gibi duruyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...