KOSTÜMLÜ PROVA VAR
Şu sıralarda Rusya’nın farklı şehirlerinde düzenlenen FİFA Konfederasyonlar Kupası 2017, heyecan düzeyi yüksek ve zevkli maçlara sahne oluyor. 2018’de Rusya’da düzenlenecek Dünya Kupası için de bir çeşit hazırlık, ciddi ve kostümlü son prova gibi düşünebiliriz bu turnuvayı.
Futbolsever dostlarımız gayet iyi hatırlayacaklardır; Türk Milli Takımı’nın da 2003 yılında bir Konfederasyon Kupası macerası vardır. 2002 Dünya Kupası Finalisti olan Almanya’nın “angarya” olarak görüp katılmaktan vazgeçtiği kontenjanı FİFA bize verince hepimiz heyecanlanmıştık. Kore-Japonya’da yapılan Dünya Kupası’nda Şenol GÜNEŞ yönetimindeki Türk Milli Takımı 3. olarak oldukça sükse yapmıştık. (uzaktan ve sakin kafayla bakınca; turnuva organizatörleri ev sahiplerinden hiç olmazsa birisini finale kadar taşımak için grup kur’alarını “denk getirmişler” ama hesapta olmayan bir element olarak denkleme katılan Türk Milli Takımı “mayınsız arazide” bu fırsatı iyi değerlendirmiş gibi duruyor.) 2003’de Fransa’daki turnuvada da oldukça üst düzey maçlar oynayarak ilk üçe (üçüncü olarak) girmeyi başarmıştık. Bir de “futbol şehidi” olarak maç sırasında ölen Marc Vivien FOE ile hatırlanır bu turnuva.
Geçtiğimiz hafta sonu oynanan birbirinden güzel ve heyecanlı karşılaşmaların yanı sıra daha ilk maçlardan Video Assistant Referee (VAR) gerçekleri ile yüzleşmeye başladık. Önce verilen sonra iptal edilen goller, ofsaytlar, yan hakemlerin kaldırdığı bayrağa rağmen verilen son dakika golleri ile ilk kez büyük ve ciddi bir turnuvada test edilen video yardımcı hakem uygulaması futbol kamuoyunu ikiye, üçe, dörde böldü şimdiden.
Futbol düzeyi olarak da, mücadele seviyesi ve estetik hünerler olarak da gözümüzün pasını silecek maçlar izledik şu ana kadar. Dünya’nın dört bir yanından, muhtelif kıtalardan Rusya’ya gelen takımlar sanki sezon sonu değilmiş ve tatile girmişler gibi değil, yüksek bir konsantrasyonla mücadele ediyorlar. Kıran kırana geçen maçlardan sonra “çölde vaha bulmuş bedevi” misali keyifleniyoruz ve susuzluğumuzu gideriyoruz Dünyanın en güzel, en demokrat ve en adil oyununa.
İlk iki gün oynanan karşılaşmalarda ev sahibi Rusya’nın 2018’e gayet hazır olduğunu, Portekiz’de Ronaldo&Quaresma uyumunun henüz sağlanamadığını, Meksika’nın bahtsızlıkta ve son dakika golü ile Amerika kıtasının Türkiye’si olduğunu, Kamerun’un kendine oynayan yıldızlarını, Şili’nin istek ve arzusunu gördük. Bu satırlar yazılırken henüz oynanmayan Almanya-Avustralya maçında “Futbol Makinası” ile “hevesli gençler”in karşılaşması nasıl biterse bitsin Gary LINEKER’in şu sözü hiç unutulmamalıdır; “Futbol basit bir oyundur; 22 kişinin 90 dakika topu kovaladığı ve sonunda her zaman Almanların kazandığı bir oyundur.”
Dünya’da ve Türkiye’de gündem yoğun olarak transferlerle dolu olsa da, hiç olmazsa birkaç gün daha futbol maçlarının eşsiz hazzını almaya devam edeceğimiz için şanslıyız. Önümüzdeki Ramazan Bayramı ve sonrasında devam edecek turnuva maçları sonunda Kıta Konfederasyonlarından gelen sekiz farklı ülkenin ne şekilde sıralanacağını az buçuk tahmin edebiliyoruz. Bakalım bizi şaşırtan bir sürprizle karşılaşacak mıyız?
İyi bir hafta diliyorum.