İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

REZİL OLMAK

YAYINLAMA:

“Türkiye’de her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız.” demişti bir defasında Murathan MUNGAN. Güzel ve şanssız Ülkemizde bu söz her daim doğrulanır olduğu için ne kadar bedbahtız. Belki de asıl sorun; yaşadığımız onca dejenerasyondan sonra, tepki veren asil yanımızın nasırlaşıp, hissizleşmiş olmasıdır.

Vekâlet Savaşları başlığı ile geçen yazılarımızın birisinde Arda TURAN-Fatih TERİM-Yıldırım DEMİRÖREN ve diğer aktörlerin, ne adına ve kimin adına çarpıştıkları hakkında, bilinmezleri anlamak için bir ufuk turu yaptığımız kayıtlardadır. Aradan geçen bir-iki haftada, saflar biraz daha belirginleşmeye başlamasına rağmen perde gerisindeki asıl aktörler henüz deşifre olmadı.

Bu ve benzeri bir skandal-trajedi bizden başka bir ülkede yaşanmış olsaydı şimdiye kadar çoktan üç-beş istifa, üç-beş görevden alma ve bir düzine kadar işten el çektirme yaşanmıştı. Hele Japonya gibi onuruna delicesine düşkün bir Uzak Asya ülkesinde olsa hara-kiri yapan bile olmuştu. (Körfez Geçiş Köprüsü inşaatında kopan halat yüzünden Japon Mühendis Ryoichi Kishi’nin (maalesef) intiharı seçmesi ve adına dikilen “Haysiyet Anıtı” bazılarımıza hiçbir şey çağrıştırmıyor yazık ki).

“Seni bu uçağa alanın da”, “sana gazetesinde yazı yazdıranın da” hitaplarındaki meçhul kişilerin kim olduğunu “Sağır Sultan” bile duymuş/biliyorken, muhataplarının duymazdan gelerek böyle gündemlerin konusu ve konuğu olmaya devam etmeleri kolay anlaşılır değil.

(TFD) Türkiye Futbol Direktörlüğü mü (TFF) Türkiye Futbol Federasyonu’na bağlı? TFF mi TFD’ye bağlı? belli değil. (Belki; ikisi de hiçbir yere bağlı değil, doğrudan Allah’a bağlılar.) FIFA/UEFA prensipleri gereği Futbol Federasyonu “bağımsız” olmakla birlikte, Spor Bakanı ve Devletin denetim ve gözetimi altındalar aynı zamanda. Bu denetim ve gözetim nasıl çalışıyor? (Bu sorunun cevabını çok yakında görürüz gibi bir his var içimde.)

Milli Takımımızı oluşturan omurga genelde Avrupalı Türkler’in üçüncü kuşak çocuklarından oluşuyor. Hakan ÇALHANOĞLU, Emre MOR, Yunus MALLI, Ömer TOPRAK, Oğuzhan ÖZYAKUP gibi Avrupa normlarında bir altyapı eğitimine sahip ve Batı kültür değerleriyle yetişmiş gençler de yaşananlara bir anlam veremiyorlar. Kendi aralarındaki sohbetlerde ve yakın çevrelerine bu yaşananlardan dert yandıklarını duyuyoruz. Vatan-Millet sevgisi bir yana, “keşke Mesut Abi gibi Alman Milli Takımını seçseydik de kafamız rahat olsaydı” diyen bile varmış içlerinde. Suya atılan taş misali içten dışa doğru nasıl halka halka bir sıkıntı olduğunu hepimiz üzüntüyle izliyoruz.

Murathan MUNGAN’la başladık onunla bitirelim bu mevzuyu: “Olunması zor bir şey yok mudur bu memlekette peki? Ne olursanız olun, “sahici olmak” en zorudur en başta. İnsanın kendisi olması en zorudur. Hiçbir tribüne oynamadan “biri” olmak; zamana uyarak değil, zamana yaslanarak insan olmak; ….. “köyün delisi” olmadan aydın olmak; kadınlığını unutmadan kadın olmak zordur.

Ramazan Bayramınızın güzel geçtiğini umuyor, güzel bir yaz diliyorum..

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...