İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​ORTA ŞEKERLİ

YAYINLAMA:

Geçen pazar İspanya’nın şampiyonluğuyla tamamlanan Eurobasket Kadınlar 2017’de Milli Takımımız, turnuvayı 5. sırada tamamlayarak Dünya Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı; tebrik ederim.

Ne kadar güzel değil mi? Ülkemiz son yıllarda kadın basketbolunda istikrarlı bir şekilde ilerliyor ve üst üste iki kez de Olimpiyat Oyunları’nda yer aldı vs… Lakin, sadece 1 kez mağlup olup Dünya Şampiyonası’na gidiyoruz diyerek de övünmemek gerek. Hücumlarımızın çoğunda hep ABD asıllı Quanitra Hollingsworth’ün ellerine baktık. O oyundan çıktığında, sistemde aksamalar başlıyordu. Alınan galibiyetlere bakıldığında hep başrolde Q vardı.

Çeyrek finaldeki Yunanistan hezimetine gelince… O maç aslında pek çok şeyi özetliyor. Yunan kadınlar, Hollingsworth’ü bir çemberin ağırlık merkezi gibi düşündüler ve etrafını saracak şekilde bir alan savunması yaptılar. Doğal olarak meyvesini de aldılar. Üçüncü çeyrek tam bir faciaydı. Yaptıkları alan savunmasıyla top, hiç Hollingsworth’e ulaşamadı. Diğer oyuncularımız da, topu hep son saniyelerde çembere göndermeye çalıştı ve başarılı olamadı. Zaten fark 20’ye çıktığında sinirlendim ve televizyonu kapattım.

Sorun var. Sorunlarımız var. Bu sorunların en önemli kısmı da fiziksel yetenek olarak değil… Pek çok oyuncunun kendine güveni yok. Kendimizi kıyasladığımız ülkelere bakıyorsun; yeteneklerini güvenleriyle birleştirerek istedikleri sonuca ulaşıyorlar. Neden hep Alba Torrens diyoruz? İşte bu yüzden Alba Torrens, Alba Torrens oluyor. Celine Dumerc, Celine Dumerc oluyor. Şaziye İvegin Üner ve Birsel Vardarlı Demirmen, yılların getirdiği yorgunluktan ötürü eskisi gibi performans gösteremiyor. Işıl Alben, performansının zirve döneminde ama daha iyisini de yapabilir. Keza diğer yerli oyuncularımızın da kendine %100 güvenerek sahaya çıkması gerekiyor. Tilbe Şenyürek’in fiziksel avantajını gözü kara kullanması gerekiyor. Keşke Nevriye Yılmaz geri dönse diyemeyiz.

Yani, bir şekilde Dünya Şampiyonası’na kaldık ve sadece bir kez yenildik diye de, kendimizi zeytinyağı gibi üste çıkarmamalıyız. Oyuncularımızın hepsi yetenekli. O konuda problem yok. Ama dediğim gibi mental problemleri aşmamız lazım. Eminim ki, Potanın Perileri de bunun bilincindedir. Seneye düzenlenecek Dünya Şampiyonası, bundan daha zorlu olacak. Son Avrupa Şampiyonu ve aynı zamanda Ev Sahibi İspanya ve Fransa’nın yanı sıra, Avustralya ve doğal olarak herkesin şüphe etmeden favori göstereceği ABD var. Bu 4 ülke de, önümüzdeki yıl çeyrek finale kalırsak, olası rakiplerimiz.

Evet, bir şeyleri başarıyoruz. Bu güzel. Ama Potanın Perileri, her zaman daha iyisini yapabilecektir; ben buna inanıyorum. Çünkü kadınlarımız, her zaman zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır. Sizlere inancım sonsuz… Daha iyisine, en iyisine!..


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...