İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​ÇÖZÜMÜ MAKULDE ARAMAK

YAYINLAMA:

Fatih HOCA’nın sözleşmesindeki fesih maddesi gereği alması gereken tazminat miktarının aylık-günlük tutarlarının hesaplandığı günlerde ve “hak etti-hak etmedi” tartışmaları sürerken esas konuşmamız gereken konuyu sanki ihmal ediyoruz. Milli Takımımızın başına teknik direktör olarak en uygun kimi bulmalı ve getirmeliyiz?

Bu görevi layıkıyla yapabilecek çok sayıda yerli ve yabancı teknik direktör adı zikrediliyor kamuoyunda. Ne var ki; bu isimlerden bazısına teklif götürülüp olumsuz cevap alındığı halde, bazısına teklif dahi götürmek akla gelmiyor çeşitli sebeplerle.

Bunun sebebi ise; bütün işlerimizde yapageldiğimiz gibi, prensip ve kriter tespit etmekten uzak olan “Türk Tipi Düşünme Sistematiği” ile işe koyulmamız olsa gerek. İhtiyaç nedir? nasıl bir plan-programa sahibiz? hedeflerimiz ve potansiyelimiz nedir? sorularını sormadan ve aklı değil hisleri önceleyerek bir şeyler yapıyoruz bilinçsizce.

Federasyonlardan, Bakanlardan ve Siyasetten bağımsız olarak ama bu kurum ve kuruluşların da katkısı ile; bir Futbol Aklı oluşturup ihtiyaç ve hedeflerin ivedilikle belirlenmesine ve buna uygun üst yapının ve bu üst yapının en tepesi olan Teknik Direktörün belirlenmesine ihtiyacımız varken biz nelerle uğraşıyoruz hepimiz görmekteyiz.

Sorunu analiz ederken; yakın vadeli hedefler ve uzak erimli hedefler olarak iki kategori belirlemeyi tavsiye eder Yönetim Bilimi. Bizim bu konuda (belki öncelikle) yakın vadeli hedefimize uygun bir çözüm bulup, çok yakınlaşan maç takvimine yeni hoca ve yeni anlayışla hazırlanmak olmalıdır.

2 Eylül- 9 Ekim 2017 tarihleri arasında Ukrayna(D)-Hırvatistan-İzlanda ve Finlandiya(D) ile oynayacağımız dört önemli maç var Dünya Kupası Avrupa Elemeleri grubumuzda. Grup birincileri direkt gidiyor, dokuz grubun en az puan alan ikincisi elenip, geri kalan sekiz ikinci sıra takımı play-off oynayarak dört takım daha Rusya 2018’e dahil oluyor. Biz şu anda grubumuzda üçüncü sıradayız. (Anlayacağınız gene “kuş taşa değecek”, olmazlar peş peşe olacak, İslambek PULAT gibi bir kahraman çıkıp bizim atamadığımız golü atacak, Selçuk İNAN son dakikada frikiği çatala asacak da biz ondan sonra belki grup ikincisi olacağız.) Play-Off’a kalmak bile şu an için hayal gibi.

Görünen en makul çözüm Şenol GÜNEŞ Hocanın bu turnuvaya mahsus olmak üzere Milli Görevi üstlenmesi idi fakat kulüpçülük kaygıları milli duyguların önüne geçince ister istemez rota Karpatlar’a Mircea LUCESCU’ya çevrildi. İlerleyen yaşı sebebiyle yarışmacı lig rekabetine girmek istemediği için Galatasaray’ın teklifine oğlu Razvan’ı öne sürerek yokuş yapan Lucescu için geriye kala kala Türk Milli Takımı Hocalığı kaldı opsiyon olarak. Âhir ömründe yılda 2.5 Milyon €uro iyi para ne de olsa. Ve sırtında yumurta küfesi de yok. Her şeye rağmen Lucescu iyi hocadır ve uzun vadede Türk Futbolu için bir şanstır. Hayırlısı olsun.

Takımlarımıza Avrupa’da başarılar ve iyi bir hafta sonu dilerim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...