ALPEREN..
İzmir, Çiğli'de.
Kreşin adı da, Sevgi Yumağı.
İhmal yumağı deseniz, sorumsuzluk yumağı, ya da pess yumağı, kötülük yumağıyız deseniz daha iyi olurdu.
Alperen 3 yaşında. Sabah saat 07.30 servise biniyor, 16.30’a kadar serviste unutuluyor.
Uyuyor orada.
Ölüm nedeni, beyin kanaması, çırpınma ve ağlamaya bağlı, diye rapor yazılmış.
Her önüne gelen kreş nasıl açıyor, yetkisiz, uzman olmayan abuk subuk insanlar buralarda çalışıyor. Kreşin sahibi kadının kocası, korsan servis yapıyor, şoför oluyor.
Serviste kaç çocuk olabilir ki? Serviste çocuklardan sorumlu hostes, kaç çocuğu bindirip indirdiğini bilmiyor mu?
Şoför, çocuklar indikten sonra arabasına dönüp bakmıyor mu?
Okulda görevli öğretmenler, aaaa bugün Alperen yok mu? Gelmedi mi? Diye sormuyorlar mı?
Yoklama yapmıyorlar ki, niye sorsunlar?
Öğle saati oluyor, öyle fark ediyorlar.
Zannedersin milyon sayıda öğrenci var.
Bütün bu yukarıda saydığım, nedenler inanılmaz değil mi? İnsanın aklını zorluyor.
Olmazların, nasıl olduğu anlaşılmaz, garip ülkem.
Benim merhametimi, kalbimin taa derinlerini sızlatan yer, başka yer.
Kreş sahibinin açıklamaları, "Saat 12.30 gibi çocukları yatırıyoruz, 16.30 gibi uyandırıyoruz" diyor.
Be kadın, çocuk okulda yok ki sen neyi anlatıyorsun?
Ve devam ediyor, "Baktıkki uyanmadı, apar topar hastaneye getirdik".
İnsan utanır, şuursuz kadın, sen şöyle desene.." Çocuk sabah arabaya bindi uyudu, kâr kârdır, bir çocuk erkenden uyuyakaldı, biz uyanık olalım, 5 saat bir çocuk eksik takılalım."
Kreşteki, video kayıtları siliyor.
Okuldaki öğretmenlerin hepsi yalan yanlış ifade veriyor.
Sonra, öğretmenlerden biri vicdanen rahat etmiyor, gidip ifadesini değiştiriyor, doğruyu anlatıyor.
Yani...
Yalan yumağı kreş..
Küçücük bir çocuğun çırpınarak ölmesine neden oldunuz, ihmaller zincirinde, bir ailenin canını yaktınız, ciğerini kopardınız.
Ama çok kötü niyetlisiniz.
Cinayet gibi bir ölümün, üstünü örtmeye çalışmak, nasıl bir duygu.
Kendi çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız.
Cezaların en ağırı sizin olsun.
Öbür dünyada nasıl olsa cehennem de yanacaksınız.
Funda'ya takılanlar..
... Kadın Facebook’tan kocasını satışa çıkarmış. "Satılık koca".. Aşağıya özelliklerini yazmış... Çok horlar, ağzını şapırdatır, ağzı kokar, cimridir, sinirlidir, falan gibi bir dolu şey yazmış. Buna rağmen 300 kadın, adama alacaklı çıkmış. İstiyorlar yani adamı, satın alacaklar.. Erkeksiz duramama haliniz batsın, koca merakınız batsın. Başkasının... ümük diye attığını, jöle diye kapma arsızlığınız batsın... Kadınlar... Sizden çok bıktım ben.
... Sabahın en erken saatleri, iskeleden birden fırtına kopuyor, nerdeyse şezlonglar uçuyor.. Birden ayağa kalkıyorum. İnce plaj elbisemi giyip, çantamı toparlayarak kaçıyorum.
Aşağıda balıkçı kahvesi var, oraya sığınıyorum, çay içeceğim.. Kadının biri, oturduğu 8 kişilik masadan, o kalabalıktan cırtlak sesiyle sesleniyor... Hanfendiii, hanfendiiii.. Oralı olmuyorum, Funda hanımmmm, Funda hanımmm diye sesleniyor.. Besbelli tanıyor beni. Elbisenizi ters giymişsiniz, düzeltin diyor.. Kahve de dolu, herkes bakıyor, bozuluyorum. Ben elbiselerimi hep ters giyerim diyorum. Ben size iyilik olsun diye söyledim diyor.. Tanımadığınız bir insana niye iyilik ediyorsunki diyorum, iyilik sessiz, kimseler duymadan ve terbiyeli yapılır diyorum.. Sessizce uzaklaşıyorum, iyilik sever terbiyesiz kadından.
