EY KADIN!
Komiğiz Vallahi!
Ne kadar kıymetli olduğunun farkında mısın?
İçinde tüm dünyaya iyi gelecek, özel şifalı bir parıltı taşıdığını farkında mısın?
Kutsallığının farkında mısın?
Silkelen.
Omuzların düşmesin.
Doğrul.
Agresif zırhını çıkar.
Bırak.
Artık tutunma öfkene.
Zırhınla dolaşmaktan yorulmadın mı?
Yaralarını gizliyorsun.
Çünkü bunların seni zayıf göstereceğinden korkuyorsun.
Korkma.
Bilir misin, o yaralar senin cesaretinin nişanıdır.
Duygularına, gözyaşlarına izin ver.
Kendini sev.
Bedenini sev.
Hatta reglini sev.
Diye yazmış.
Bilge hanım.
Ahhhh tatlım.
Ne güzel demişsin de.
Etrafımdaki kadınlara, televizyon programlarındaki kadınlara, gazete haberlerindeki kadınlara, sosyal medyadaki kadınlara bakıyorum.
Arıyorum, tarıyorum, bakınıyorum.
Bu nasihatin edileceği tek bir kadın yok.
Niye mi?
Böyle işte.
Zahide Yetiş'in Show TV’deki, programına gidiyorum.
Yaşlı, tesettürlü, yorgun bir teyze var. Ağlıyor, yalvarıyor, evden kaçan, 21 yaşındaki gelinini arıyor... Gelin 4.5 aylık hamile.
Oğlun niye aramıyor karısını, diyoruz, bilmiyorum diyor, gelinin anası, babası, ailesi niye aramıyor diyoruz, bilmiyorum diyor.
O benim canımdı, benim gelinimdi diye şapır şapır gözyaşı döküyor...
Acıyorum, gözyaşlarına kıyamıyorum.
Ağlama diyorum.
Sonra evden kaçan 21 yaşındaki 4.5 aylık hamile gelini buluyorlar.
Bu canhıraş ağlayan kadın ile yan yana getiriyorlar. Gelin diyor ki, bu kadın çok fena beni her gün dövüyordu.
Dilim tutuluyor, bu kadın mı, evet bu kadın.
Koskoca yaşlı kadın, gözyaşları içinde bunca yalanı, milyonların gözüne baka baka söylüyor.
Ve o yaşlı yorgun elleri ile gencecik bir kızın bedenini acıtıyor.
Ya diğeri.
Adana'da kadın, en eski kocası ve en yeni kocasını kandırıyor, ikna ediyor, ikisine, ortadaki kocayı öldürtüyor.
Bu nasıl plan, bu nasıl akıl sapması, inanılır gibi değil.
Kadındaki, caniliğe bakın, vicdana bakın, çocukları var, ana olmuş..
Gidin kocalarım, bu adamı öldürün demiş.
Fatih Altaylı yazmış, bu kadındaki marifeti merak ettim diye.
Ya Müge Anlı'nın programındaki kadınlar. Birbirine avaz avaz bağıran, sen katilsin diye suçlayan kadınlar.
Çoluğu çocuğu olan, face’de başka adamlarla tanışan, inanılmaz dümenler çeviren kadınlar.
Böyle erkeklerin diline düşer dururuz.
Bundan sonra, Ey kadınlar! diye yazıp durmayın, sizin o anlattığınız kadınlar, bu kadınlar değil artık.
Yok...
Kendini sev.
Bedenini sev.
Hatta.
Reglini sev.
Komiğiz vallahi.
Funda'ya takılanlar...
Best Model of The World yarışmasının finali, niyeyse Paris'te yapılmış..
Niyeyse, iyi şarkıcı Sibel Tüzün ve manken Ece Gürsel sunuculuğu beraber yapmış.
Niyeyse, jüride, her şeye karşı duruşu ile, muhalif şarkıcı Şevval Sam varmış.
Niyeyseler çok.
Türk modeller Paris'e damgasını vurdu, baslığı atılmasa, bana takılmayacaktı.
Elin, Fransız’ının işi gücü yok, vurduğun damganın sersemliği içinde.
Yabancı merakını bırakın.
Damga merakından vazgeçin.
... Oyuncu İlker K.
Bir dizisini biliyorum, uzunca süre devam etti. Beni içine alan bir oyunculuğu yoktu. Çok sert, çok çizgili hatlı yüzü başrol oyuncusu için yorucu idi.
Şanslıydı bence.
Neyse, gece bir kulüpten çıkıyor... Bakıyor magazinciler var, koca siyah cipini, kaldırıma çıkarıyor, sıfır kapıya dayatıyor, kimsecikler görmesin onu.
Çekilin yoldan falan diye bağırıyor.
Eeee! Filminizin galası olduğu zaman, simit gibi diziliyorsunuz adamların karşısına.
Brad Pitt bile saklanmıyor, size ne oluyor ki?
Anladım, bölüm başı falan, çok para kazandınız falan.
