İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

HAMBURGER SPOR

YAYINLAMA:

Amerika’yı yeniden keşfetmek için uğraşmaya gerek yok, Cem YILMAZ’ın dediği gibi; “burada zaten keşfedilmişi var.” Öncelikle gelişme çağındaki tüm evlatlarımızın ve özellikle sporla meşgul olan gençlerimizin beslenme düzenlerine ve ne yediklerine dikkat etmeleri önemlidir. Misafir teknik adam Albert PUIG de ilk olarak beslenme düzenine dikkat çekerek konunun ne kadar önemli olduğunu ifade ediyor.

Geçtiğimiz hafta cuma günü Hürriyet’de Vahap MUNYAR’ın köşesinden öğreniyoruz ki; Ülkemiz Dünya Hamburger Ligi’nde şampiyonluğa oynuyor. Fast-food diye adlandırılan ve müsaadenizle “tıkınma” diye tercüme edeceğim bu yemek yeme biçiminde, Ülkemiz gençleri diğer memleketlerdeki yaşıtlarını geride bırakmış durumdalar.

Her türlü sebze ve meyvenin en güzelinin yetiştiği Anadolu topraklarında büyüyen gençlerimizin beslenme ihtiyaçlarını bu türden hazır/hazırlanmış gıdalarla gidermeleri, geleceğimiz adına büyücek bir tehlike olarak değerlendiriliyor bilim insanlarınca.

Sadece patlıcandan kırk çeşit yemek yapılabilen bir mutfak kültüründen habersiz gençlerimiz hamburger-lahmacun kıskacına sıkışmış durumdayken en büyük görev ve sorumluluk ebeveynleri olarak bizlere düşüyor.

Sağlıklı beslenen nesiller ve sağlıklı beslenen sporcu evlatlarımız Güzel ve Şanssız Ülkemizi geleceğe taşıyacaktır. Bu bilinçle hareket edebilmeli ve ne yiyip içtiğimize daha dikkat etmeliyiz.

Kasları besleyen karbonhidrat temelli gıdalar, hücrelerimizin temel taşı proteinler, tabii yollardan alınan vitaminler ve sağlıklı kaynaklardan alınacak yağlar başta olmak üzere sporcu beslenmesi ayrı bir bilim dalı neredeyse. Her birisinin kendine göre ve yapılan spora göre ağırlıkları var. Düzenli antrenman yapan bir sporcu için kilo başına “minimum 3,5-4 gram karbonhidrat ve 1,5 gram protein alınması gerekli” diyor beslenme ve diyetetik uzmanları. Yani 70 kilo olan bir sporcumuzun 250-280 gram karbonhidrata ve 105 gram civarında proteine ihtiyacı bulunuyor. Yapılan sporun zorluk derecesine ve dayanıklılık süresine göre bu değerler değişmekte.

Boyalı-şekerli-gazlı içecekler için de ayrı bir paragraf açmak zorunlu; konu sporcuların beslenmesi ise. Bir bardak cola’da 40 küp kesme şekere eşit oranda ve maalesef çoğunlukla NBŞ (nişasta bazlı şeker) bulunuyor. Uzmanlar çocuklarımızı bu türden içeceklerden uzak tutmamız gerektiğini söyler dururlar ama; en ücra köy bakkalında bile meşrubat dolapları var ve reklam tanıtım çalışmaları ile ürün penetrasyonunu neredeyse bilinç altımıza kadar ulaştırmış durumda çok uluslu içecek devleri.

Kısaca bahsettiğimiz bu detaylardan da anlayacağımız gibi bu iş cola-hamburger-lahmacun tüketmekle olmuyor.

Süper Lig’de son dokuz haftaya giriliyor, ortalık yangın yeri olmuş, hakem hataları, düşecekler, kalacaklar, şampiyonluğa oynayanlar, yaklaşan seçimler (FB ve GS’de) derken, biz nelerden bahsediyoruz ama geleceğimiz olan gençlerimiz inanın şampiyonluktan da küme düşmekten de daha önemli. Her biri zaten 15-20 kere şampiyon olmuş koca koca camialar ha bir eksik ha bir fazla.

Bir eksik, bir fazla olmasının sadece istatistik açıdan değeri var ama evlatlarımız öyle mi ya?

Sağlıklı beslenen, sağlıklı nesiller için doğal ve katkısız besinler üretmeli ve toplum olarak tükettiğimiz gıda maddelerine dikkat etmeliyiz. Obezite başta olmak üzere kalp-damar (KV) hastalıkları, tansiyon, şeker/diyabet ve hatta genetik rahatsızlıkların pençesine düşmemek için ne yediğimize, çocuklarımıza ne yedirdiğimize özen göstermeliyiz.

Fast-food’un anavatanı Amerika obezite ile savaşını kaybetmiş durumda. TLC (The Learning Channel) kanalında yayınlanan Dr. Younan NOWZARADAN’ın “Ağır Yaşamlar” belgeseli hepimiz için ibretlik bir program. Hastaların konuşmalarına biraz dikkat kesilince sorunun kaynağı olarak beslenme alışkanlıkları ve düzensiz yaşam hemen görülüyor.

Beşiktaş’a çarşamba akşamı başarılar, hepimize sağlıklı ve mutlu bir hafta diliyorum.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...