İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

DENİZ BİTTİ UŞAKLAR !

YAYINLAMA:

Yirmi yıl süren bir önceki başkan döneminde “har vurulup, harman savrulması” durumunun geldiği nokta “iflas” noktasının eşiği olmuş maalesef.

Türk Sporu’nun lokomotiflerinden Fenerbahçe’nin 2018 Mayıs sonu itibariyle borcunun 621 Milyon €uro olarak açıklanması kamuoyunda şok etkisi yaptı. Bu hesaba bir de Fenerbahçe Vakfı (ilgili denetim süreci devam ettiği için) dâhil değil.

Bir önceki başkan ise Dernekler Kanunu ile kulüp yönetmenin konforunu yaşayarak, üç buçuk milyar lira borçlandırarak gittiği kulüpten kendisine edilen telefonları bile cevaplama lütfunda bulunmayabiliyor.

Fenerbahçe bu vaziyette de diğer kardeşleri bundan müstağni mi? –Elbette değil. Onların hesap-kitap durumları da bu kadar şeffaf şekilde paylaşılsa kim bilir neler göreceğiz? Galatasaray’ın iki buçuk milyar lira, Beşiktaş’ın ise iki milyar liraya yakın borcu olduğu biliniyor. Beşiktaş son yıllardaki Şampiyonlar Ligi gelirleri ile bilançoda (+) veriyor, Galatasaray ise bu sene Şampiyonlar Ligi’nden elde edeceği gelirlerle ve gayrimenkul yatırımları ile durumu “sürdürülebilir” tutuyor. Beşiktaş, Fikret Başkan ile “smart mode” yönetiliyor, Galatasaray ise Yüksek Dîvan Kurulu’nun kontrolünde fazla yalpalamadan idare edebiliyor.

“Betondan da anlarım, futboldan da” anlayışının geldiği iflas noktası beraberinde kulübün geleceğini de ipotek ve temlik altına almış durumda. Kasada bir kuruş nakit para olmamasını bırakın tribün, loca, transfer ve sair tüm gelirler daha kasaya giremeden banka ve faktoring kuruluşlarına akıyor. “Hedef bir milyon forma” kampanyası ile elde edilen Fenerium gelirleri ise ancak günlük kasa kolaylığı sağlamak bakımından önem taşıyor (o gelirler bile 2021’e kadar temlikli). Tanesi 189 Liradan bir milyon forma satılsa bile elde edilecek gelir (kâr değil) 189 Milyon TL ( 34 Milyon €uro) olduğuna göre bu işin perakende mağazacılık ile çözülemeyeceği âşikârdır.

Koskoca Fenerbahçe bu durumdan elbette bir çıkış yolu bulacaktır. Daha önce birçok kulübümüze defaatle yapılan vergi affı benzeri bir “kıyak” bu kez (uzun yıllar sonra ilk kez) Fenerbahçe için söz konusu olmuştur. 200 Milyon TL olan toplam borç (ana parası yıllara yayılmak suretiyle) rehabilite edilecektir. Dernek adına kayıtlı hisse satışlarından 300 Milyon TL civarında gelir hedeflenmektedir ki bu rakam temlik ve ipotek harici birkaç kalemden birisidir. Forma, şort vb sponsorluklar, anlaşmalı sağlık kuruluşu isim hakkı, gibi birkaç kalem daha taze para akışı için oksijen tüpü gibi olacaktır.

Bilanço makyajı ile 1 milyar 400 milyon TL’ye ipotek edilen “çok kıymetli” gayr-ı menkuller ne şekilde ve ne kadara satılıp geliri kasaya “cash” olarak konulabilir bilinmiyor. (Topuk Yaylası’nda sis yüzünden doğru düzgün kimse kamp yapamıyor ama oraya milyonlar gömüldü.) Amatör şubelerin “kara delik” misali emdikleri paralar nasıl finanse edilecek? Euro League’de her sene final four oynamanın kulübe olan maliyeti (–) kaç milyon €uro oldu bunları bilemiyoruz. Ramil GULİYEV vb. atletlerin Fenerbahçe Atletizm adına koşmalarının bir maliyeti var elbette, Devlet-i Âli Türki’nin bu başarılar için “Tanıtma Fonu”ndan bir desteği olabilir mi acaba? gibi cevap bekleyen sorular-sorunlar yüzlerce.

Malatyaspor’un yaptığı gibi amatöre kadar inip borçları sıfırlayıp “Yeni Fenerbahçe” diye re-fresh olmak gibi bir çözüm de gündemde olmadığına göre gerçekten “deniz bitmiş” demektir.

Bu durumda; camianın bütün unsurları bir araya gelerek, hiç olmazsa 5 ve 10 yıllık “master plan” çerçevesinde; kulüp üye sayısının ve aidat gelirinin dişe dokunur seviyede olacağı, gerçekten alt yapı/özkaynak düzenine önem verilen (Serhat KOT, Ramazan CİVELEK, Ertan ERSÜ, Boris RAPAJIC gibi boşa giden yatırımlar yerine Barışlar, Berkeler vb.) ve sürdürülebilir bir mali ve eko “sistem” kuracaklardır. Akılcılık ancak bunu gerektirir.

Bu zorlu yolda Ali KOÇ ve Ekibine başarılar dileriz. Onların başarılı bir model kurması diğer kulüplerimiz için de çıkış yolu olacak ve Türk Futbolu (inşallah) bir daha böyle durumlara düşmeyecektir.

Hepimize iyi hafta sonları dilerim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...