İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BEDEL ÖDEDİN Mİ?

YAYINLAMA:

Taşı ve toprağı gibi kara bahtlı Güneydoğu...

Havası, insanının sesi gibi kavruk ve yanık Güneydoğu...

Üzerinde dönen tüm kirli oyunlara rağmen insanının yüreğindeki temiz duygular gibi cömert, misafirperver, masum Güneydoğu...

Kasım 2016 öncesine kadar bölgenin acısıydı bedelin var mı sorusu.

Tam da o günlerde Kürt siyasetine ömrünü, ailesini, malını, sağlığını heba eden bir isim şu cümleleri bana itiraf etmişti;

"Çok büyük ve dönülmez hatalar yaptık. Kürt halkını küstürdük. Bu sebeplerden tutuklanma sürecimizde bölge halkını yanımızda göremedik”...

Bir sıkıntınız, işe ve yardıma ihtiyacınız var veya işyeri açmak istiyorsunuz diyelim. Bu sebeplerden dolayı belediye ve belediyeye bağlı kurumlara gittiğiniz anda karşınıza çıkan tek prosedür şuydu; bedeller üzerine başlatılan soru yağmurları!

Allah aşkına, kime karşı verilen ve neyin bedeliydi bu? Kim, neyi, neye karşılık ve neden ver demişti? Bedeller verilip ne elde edilmişti?

Kocaman bir hiç!

Dünya üzerindeki tüm soruları sorsam da içimdeki öfke bitmiyor bölge olarak elimizden kaçırdıklarımıza dair.

"Bedelin var mı" dayatmalarına karşı bölge insanının zihninde sayısız soru belirmesine rağmen bir iki kişi dışında yıllarca kimse korkudan sorgula (YA) madı bu soruların cevaplarını.

Tıpkı;

* Zorla kapattırılan kepenklerden dolayı günlerce evinin kısmetini kazanamayan babalar gibi...

* Anasının kucağından kaçırılıp beyni yıkanan ve ölüm makinesine dönüştürülen çocuklar gibi...

* Sosyal, kültürel, sportif, sanatsal alanlarda diğer bölgelerde yaşayan insanlar ile eşit şartlarda olamamanın acısını hissetmek gibi...

* Günlerce hatta haftalarca eğitimi boykot ettirerek öğrenme ve meslek edinme hakları elinden çalınan bölge öğrencilerinin sınavlarda en son sıralara mahkûm edilmesi gibi...

* İnsanların ayrıştırılması, kendinden olmayanların her alanda yok sayılması ve dışlanması gibi...

* Görevi vatandaşa hizmet etmek olan belediyelerin seçildikleri şehirler yerine tüm maddi kaynakları teröre finanse etmesi gibi...

Acıdan, gözyaşından, ölümden, yoksulluktan, mahrumiyetten, öfke ve nefretten başka hiçbir karşılığı olmayan bu bedel ödeme mevzusunu ortada bir sebep yokken kimlerin başlattığı ve o dönem Türkiye'sinde kimlerin körüklediğini bilmeyen yok.

Güneydoğunun köklü aileleri aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ anlam veremiyor yaşananlara. Çünkü geçmişe dair anlatılanlar şöyle; eskiden Kürt - Türk kavramlarını ve buna dayalı ayrışmayı kimse bilmezdi ki!

Biz vardık!

Bizden farklı Ermeni ve Süryani komşularımızı saygı çerçevesinde bilirdik. Hepsi bu kadar.

Biz; birlikte mutlu ve çok güzeldik...

Birileri düğmeye bastı, o dönem Türkiye içerisinde yer alan çeşitli oluşumlarda bunu fazlasıyla körükleyerek Güneydoğu insanının devletten nefret etmesi için tüm iğrençliklerini sergiledi ve sonuçta kaybeden Güneydoğu oldu!

Terör örgütlerinin sırtını sıvazlayan ülkelerin ilk amacı şu oldu; dil, din, ırk, mezhep, aşiret unsurlarını kullanarak Ortadoğu içerisinde yer alan halkları emrine amade lejyonerlere dönüştürmek.

Pek çok Ortadoğu ülkesinde bu yapıldı ve yapılmaya halen devam ediyor.

Şu an Irak'ın içinde bulunduğu süreci buna son örnek olarak gösterebilirim. Önce sıkıntılar yarat, sonra para musluklarını kes, halkı perişan ederek isyan ateşini yakıp sokağa dök, parça pinçik ederek ayrıştır ve çok daha fazlası...

Irak’ta halkın ortak bir yönü yok biliyor musunuz? O kadar çok ayrışma var ki. En basiti futbolda bir takımı sevmeyi dahi bilmiyorlar. O takım için birleşemiyorlar, coşmuyorlar...

Irak'ta tüm vefa, sevgi ve kenetlenme unsurları kaybedilmiş durumda! Kısaca bağışıklık sistemini kaybeden IRAK her türlü mikrop için uygun bir zemin.

Terörü besleyenlerin Türkiye konusunda unuttuğu şu oldu; Türkiye halkı bazen fikren ayrışsa da söz konusu kendi toprağı ve ülke menfaatleri olunca asla taviz vermez!

ABD, dünyanın gözü önünde ekranlar aracılığıyla Türkiye' ye tehditler sıralıyor.

"Ateş sönmeye yaklaştıkça yükselerek kara dumanlar çıkarır!"

ABD bitiyor.

ABD'nin terör politikaları Türkiye üzerinde iflas etti. Bu kadar net!

Yazımın sonunda Güneydoğu’da belediyelerden yana geçmişte çaldığımız her kapıda karşımıza çıkan bedelin var mı sorularına verdiğim cevabı ve duruşu buradan bir kez daha söylemek istiyorum; boşa yitip giden yıllarımız, eksik kalan kariyerimiz, alamadığımız eğitimlerimiz, gelmeyen yatırım ve hizmetlerimiz ve tabi ki terör sebebiyle yitip giden canlardan dolayı hepimiz bedel ödemedik mi?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...