İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

SOĞANLI MENEMEN VE NEŞELİ GÜNLER

YAYINLAMA:

Ancak son zamanlarda sosyal medyada komik bir tartışma yaşanıyor: Menemen soğanlı olur mu? Soğanlı menemen olur mu, yoksa menemen zaten soğanlı mıdır? Soğan, sivri biber ve domatesi yumurtayla yaptığımızda ortaya çıkan yemeğe menemen diyebilir miyiz?

Klasik dönem Osmanlı tarihçilerinin bu konuda söyleyeceği laf olamaz. Çünkü domates Osmanlı topraklarına 1800’lü yıllarda giriş yapmış. Tanzimat’la birlikte gündeme giren bir yemek çeşidi yaklaşık olarak. Bazıları menemenin bir Cumhuriyet yemeği olduğunu, çünkü ilk domateslerin 1927 yılında İzmir’in Menemen ilçesinde yapıldığını, mahsulleri kutlamak için menemen denilen yemeğin icat edildiğini söylüyorlar. Teyit edemedim. Hele bir de menemene melemen diyenler var ki işi iyice içinden çıkılmaz hale dönüştürüyorlar. Vedat Milör’ün Twitter üzerinde yaptığı 401 binin üzerinde kişinin oylarıyla katıldığı anket güncel ara sonucuna göre katılımcıların yüzde 49’u soğansız ve yüzde 51’i de soğanlı olarak tanımlamış menemeni. (Yazı kaleme alındığı zaman oylamanın sonuçlanmasına bir saat kadar vardı.) Ben de evde küçük bir yoklama yaptım. Hanım, “Tabii soğanlı olur, soğan olmadan tadı çıkmaz.” dedi. Büyük kızım ise “Baba ben bu sabah da menemen yemek istemiyorum. Sen yiyeceksen ye.” dedi. Sanırım kavramsal tartışmalar için yaşı henüz genç.

Akil adamlar arasında yer alan akademisyen Abdülhamit Kırmızı soğansızcılar tarafında durmakla birlikte bir orta yol önermiş: Soğanlı olunca menemen, soğansız olunca melemen olsun. Buradan soğanın menemenin kurucu, asli unsurlarından biri olmayacağı ekalliyet kabul edileceği sonucunu çıkarmak mümkün.

Kalkıp Shakespeare soğan hakkında ne demiş diye baktım. Eserlerinin beş yerinde soğana atıf yapmış. Bir Yaz Gecesi Rüyası’nda soğan yememeye dair öğüdü sıkıştırmış. Ağızları kokacak diye.

Menemenin ana gündem maddeleri arasına girmesini mutlulukla karşılıyorum. Mahalle pazarlarında elde kalan domatesleri satmaya çalışan esnaf, “Al abla menemen yaparsın” diye itelemeye çalışır. Okumayacak çocuğu sanayiye çırak olarak vermenin diğer bir şeklidir.

Bu işten memnun olanlar vejetaryenler tabii, Kurban Bayramı gündemine menemeni soktunuz ya! Ne diyeyim? Biz de soğanlı mı olur soğansız mı diye tartışıp duralım.

Tüm şakalar bir yana, Neşeli Günler filminde Münir Özkul ve Adile Naşit’in sirkeli turşu, limonlu turşu kavgası aklıma geldi. Yok yok, yemeklerimizi standarda bağlayalım yasaları olsun demeyeceğim. Demek istediğim sadece ağzımızın tadı kaçmasın. Bugün pazar, tatilin de son günü. Kendinize şöyle güzel bir menemen yapın, ister soğanlı ister soğansız. Servis ettikten sonra da tavanın dibini ekmekle sıyırın ki en tatlı yeridir. Başka milletlerin üzerinde hak iddia etmediği ender yemeklerimizden biri olan menemeni ağız tadıyla yiyin. Afiyet olsun. En büyük tartışmamız da bu olsun.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...