İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

 "KADİM DOST VE DAİMİ DÜŞMAN"

YAYINLAMA:

Bu cümleleri başta Bölgesel Kürt Yönetimi toprakları olmak üzere Irak’ın hangi şehrine giderseniz gidin rahatlıkla işitebilirsiniz.


Irak, Arap coğrafyasının göbeğinde yer almasına rağmen Arap kültürüne pek adapte olamamış (laf aramızda iyi ki de olamamış) ve kendisine has mistik kokuları olan güzel bir ülke bana göre.
Tabi ki bunun sebepleri var.
Irak’ın geçmişine baktığımız zaman sanat, müzik, edebiyat, kültür vs. alanlarında ne yüksek çıtaların yakalandığını görebiliyoruz.
Irak’ın bu güzel ahengi yakalamasındaki en önemli etken “verimli kültür çeşitliliğine” sahip olması ve bu kültürlerin uyum içerisinde yaşamasından kaynaklanıyor. Türkmenler, Kürtler, Araplar, Yezidiler...

Gerçekleşen bağımsızlık referandumu sonrasında Türkiye’nin tavır aldığı süreçte sık sık Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bünyesindeki yerleri ziyaret ettim.
“Irak’ı seviyorum ve ayrı bir huzur buluyorum” dediğim anda çevremden espri ile şu dönüşü alıyorum; “o bölgenin insanlarına benziyorsun zaten.”
Kim bilir belki de geçmişten gelen bir bağım vardır.

Her ziyaretimde; “Türkiye’nin Ortadoğu’daki tek dostu burası... Geçmişten bu yana çok köklü bağlarımız var... Ekonomik anlamda en büyük ihracat kapımız... Bölgeden çıkmamız için oynanan kötü oyunlara kanmayalım.. En kısa zamanda ilişkiler öyle ısıtılmalı ki dışarıdan hiçbir ülke bu köklü bağlara el uzatmayı göze almamalı...”
Kimsenin konuşup yazmadığı o dönemde dahi ülke menfaatleri doğrultusunda defalarca bu cümleleri zikrettim.

“Yemek piştikten sonra elini ovuşturarak masaya herkes koşar! Önemli olan sıkıntılı dönemlerde ileriye dönük köprülerin kurulmasında emek sarf etmektir.”

Türkiye’nin tüm ilgisi Suriye üzerine çekilmeye çalışılırken güneyimizde büyük bir hızla yeni taşların yerleştirildiğini uzun zaman öncesinde “Türkiye Suriye üzerinden kandırılmaya çalışıyor asıl odaklanmamız ve boş bırakmamamız gereken yer Irak...” diye yazmıştım.

Irak üzerinden bölgede büyük bir oluşumun oturtulmasına az bir zaman dilimi kaldı. Havaalanları, mühimmatlar, kadrolar, planlar... Ve Irak, FETÖ dahil Türkiye karşıtı tüm örgütlerin ana kumanda merkezine dönüştürülüyor!

Türkiye, yıllardır ABD ile yaşanan her sorunda “İncirlik Mevzusunu” dile getiremezken, ABD, İncirlik Üssünü zihninde çoktan devre dışı bıraktı haberimiz olsun.

Türkiye dış politikada “protokol duruşunu, mantığını ve dilini” ustaca kullanamadı maalesef.
Ülkeler; ya kadim dostumuz oldu her dediklerine inandık ya da ezeli düşmanımız oldu tüm köprüleri yaktık!
Halbuki dünya tarihine baktığımızda “kadim dost ve ezeli düşman” kavramlarının hiçbir zaman kalıcı karşılığının olmadığını görüyoruz...

“Türkiye, Suriye’de Esad ve Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nde Barzani Ailesi ile olan ilişkilerin bozulmasında maalesef oyuna geldi!!”

Türkiye bu saatten sonra “önce ülkenin ve vatandaşlarımın menfaatleri” diyerek attığı her adıma, sarf ettiği her kelimeye, gittiği her yola, yanına ve karşısına aldığı her ülkeye dikkat etmeli.

Ki şu an net bir şekilde ortaya çıkan dünya tablosunda gördüğümüz nedir? Ülkeler arası ilişkilerde duygusal mantık değil ülkelerin menfaatlerini gözeten mantık kullanılıyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...