Tarihimizin Sessiz Kahramanı Nene Hatun, Vefatının 70. Yılında Minnetle Anılıyor
Aziziye'nin Kahramanı, Türk Milletinin Anası
93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda henüz 22 yaşında bir anne olarak cepheye koşan, bebeğini beşikte bırakıp vatan müdafaası için mücadele eden Nene Hatun, vefatının 70. yılında dualarla ve minnetle anılıyor.
Erzurum’un 25 kilometre uzağındaki Çeperli köyünde dünyaya gelen Nene Hatun, genç yaşta Erzurumlu Mehmed Efendi ile evlenerek şehre yerleşti. Aziziye Tabyaları’na yapılan Rus saldırısını duyar duymaz, dönemin ruhunu yansıtan bir fedakârlıkla cepheye koştu. Gösterdiği büyük cesaret, Türk milletinin hafızasında derin izler bıraktı.
Ordu Ninesi ve Yılın Annesi, Unvanlarıyla Onurlandırıldı
Cumhuriyet döneminde "Kırkgöz" soyadını alan ve altı evlat dünyaya getiren Nene Hatun, sadece savaş meydanlarında değil, hayatın her anında gösterdiği iradeyle Türk kadınının simgesi haline geldi. Soğuk algınlığı ve zatürreye yakalanan Nene Hatun, 22 Mayıs 1955 tarihinde Erzurum Numune Hastanesi'nde vefat etti.
Kahramanlık destanının yazıldığı Aziziye Tabyaları’na, halkın ve devletin takdiriyle defnedildi. Anısı, Erzurum’da caddelerde, okullarda ve kurumlarda yaşatılmaya devam ediyor.
Ailesinden Duygusal Anılar: Bizi Çok Severdi
Torunu Durak Kırkgöz’ün kızı Güner Yamanlı, babaannesi Nene Hatun’la geçirdiği çocukluk yıllarını duygulu sözlerle anlattı. “9 yaşına kadar Nene Hatun ile yaşadım. O bizim tek babaannemizdi, bize sevgisi sınırsızdı. Gelenleri biz karşılar, onunla fotoğraf çektirirdik. Bizsiz kareye girmezdi” ifadeleriyle, aile içindeki sevgi dolu ilişkileri aktardı.
Cesaretle Merhamet Birleşmişti
Yamanlı, Nene Hatun’un yalnızca savaşta değil, günlük hayatta da fedakârlık timsali olduğunu vurgulayarak, “Abdestsiz yere basmazdı. Hırkasını çıkarır, üşüyen birine giydirirdi. Cesareti kadar merhameti de büyüktü” sözleriyle onun yüce gönüllülüğüne dikkat çekti.
Milli Şuurun Simgesi
Türk milletinin istiklal uğruna verdiği mücadelede bir kadın olarak ön saflarda yer alan Nene Hatun’un destansı direnişi, milli birlik ve beraberliğimizin sembollerinden biri olmaya devam ediyor. Devletimizin sağladığı imkanlarla onun hatırası hem genç kuşaklara aktarılıyor, hem de tarihimizin şanlı sayfalarında hak ettiği yeri koruyor.