Sinop’un Karadeniz’e bakan yüksek surları, yıllar boyunca nice hikâyeyi içine gömdü. Ama bazı duvarlar, yalnızca sessiz tanık kalmaz; tarih olur, hafıza olur, yeniden anlatılır. Sabahattin Ali’nin “Aldırma Gönül” şiirini yazdığı Sinop Tarihi Cezaevi, işte tam da bu yüzden yalnızca bir yapı değil; bir çağrıdır, geçmişle gelecek arasında köprü kuran bir anıdır. Ve şimdi, bu anı, Avrupa Birliği desteği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın öncülüğünde yeniden hayat buldu.
Cezaevinin restorasyon süreci, sadece taşları yerli yerine koymak değil, anlamları da gün yüzüne çıkarmakla ilgiliydi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un deyimiyle: “Bu yapı artık geçmişin küskün duvarı değil; geleceğe yön veren bir kültür ve hafıza mekanı.”
taş duvarlar edebiyatın ve özgürlüğün sesi oldu
Sinop Cezaevi, sadece mahkûmların değil, fikirleri yüzünden tutsak edilen yazarların, şairlerin ve aydınların mekânıydı. Sabahattin Ali, Kerim Korcan, Eşber Yağmurdereli, Zeki Özturanlı gibi birçok ismin adımları bu taş zeminleri aşındırdı. Her biri burada yalnızca bedenini değil, ruhunu da bıraktı.
Bugün, cezaevinin soğuk duvarlarına yeniden can verilirken, onların bıraktığı izler modern bir anlatıyla bütünleştiriliyor. Artık bu alan, sadece ziyaret edilen bir müze değil; sergilerin, konserlerin, atölyelerin düzenlendiği bir kültür platformu haline geldi.
Ersoy, proje kapsamında yaklaşık 8 milyon avro AB desteği aldıklarını, Bakanlık olarak da 180 milyon lira katkı sağladıklarını açıkladı. Üstelik restorasyonun ardından yürüyüş yolları, teşhir ve tanzim çalışmaları da hızla tamamlandı.
sinop cezaevi artık sanatın ve sivil toplumun buluşma noktası
Projenin en dikkat çeken yönlerinden biri ise yalnızca tarihi korumakla kalmayıp, yerel halkı ve sivil toplumu da bu mirasa dahil etmesi oldu. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Vekili Jurgis Vilcinskas, bu dönüşümün sadece mimari değil, sosyal bir inşa süreci olduğunu belirtti:
“Bu artık sadece bir tarih mekanı değil, topluluğun ve bağların merkezi. Sanatçılar, hikâye anlatıcıları, film yapımcıları buraya yeniden ruh katacak.”
Tasarımıyla 3 bin 500 metrekarelik bir sergi alanı sunan Sinop Tarihi Cezaevi, artık tiyatro oyunlarına, edebiyat etkinliklerine, kültürel projelere ev sahipliği yapacak. Gençlerin sanata ilgi duyduğu, geçmişin sadece anlatılmakla kalmayıp yaşatıldığı bir merkez haline geliyor.
Vilcinskas’ın ifadesiyle bu yapı artık “Yaratıcılığın ve ortak hafızanın bir parçası”. Sinop halkı içinse bu, yıllar sonra gelen sessiz bir gururun sesi.

tarihi cezaevi yalnızca geçmişi değil, geleceği de inşa ediyor
Bugün Sinop’ta açılan her kapı, geçmişte kapanmış bir kapının aralanması anlamına geliyor. Sabahattin Ali'nin dizeleri artık müze duvarlarında yankılanıyor, ama bu kez umutla, özgürlükle...
Sinop Cezaevi, tarihsel yüküyle birlikte artık bir yaşam alanı, bir üretim sahası, bir anlatı merkezi. Geçmişin karanlık hücrelerinden bugünün aydınlık sergi salonlarına uzanan bu dönüşüm, Türkiye’nin kültürel mirasını geleceğe taşımanın da en güçlü örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.
Bakanlık ve AB iş birliğiyle yürütülen bu tür projeler, yalnızca yapıları değil, toplumsal belleği de onarıyor. Tıpkı “Aldırma Gönül” dizelerinde olduğu gibi; duvarlar yıkılmıyor belki, ama içleri artık umutla örülüyor.