Yeni Birlik Gazetesi
Yeni Birlik Gazetesi Kültür Sanat Ayrılığın ve memleketin şairi Attila İlhan

Ayrılığın ve memleketin şairi Attila İlhan

“Ben Sana Mecburum”, “Sisler Bulvarı” ve “Yalnızlar Rıhtımı” gibi unutulmaz eserlerin yazarı Attila İlhan, vefatının 20. yılında edebiyat dünyasında anılıyor.

Türk edebiyatının unutulmaz kalemlerinden Attila İlhan, yalnızca yazdıklarıyla değil, yaşadıklarıyla da bir dönemin ruhuna damga vurdu. Onu tanımak; Cumhuriyet tarihinin dönüşüm yıllarına, düşünce dünyasındaki tartışmalara ve bireysel acıların edebiyata nasıl yansıdığına tanıklık etmektir.

15 Haziran 1925’te Menemen’de dünyaya gelen İlhan, küçük yaşlardan itibaren şiire, romana ve okumaya tutkulu bir çocuktu. Henüz 16 yaşındayken, Nazım Hikmet’in bir şiirini sevdiği kıza gönderdiği mektup nedeniyle “komünizm propagandası”yla suçlanarak tutuklandı. Bu olay, onun hayatındaki ilk kırılma oldu.

“Yağmurlar altında bir eski sokak / hatırlıyorum daima seni…”
(Sisler Bulvarı, 1954)

Paris’ten Anadolu’ya Uzanan Düşünce Yolculuğu

1940’ların sonlarında Paris’e giden genç bir yazar olarak Attila İlhan, yalnızca Batı’yı gözlemlemedi; kendi ülkesini dışarıdan okuyabildi. Sosyal adalet, özgürlük, bireysel haklar gibi konular onun yazılarında derinlik kazandı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde başladığı eğitimini yarıda bırakarak gazeteciliğe yöneldi.

Onun kalemi, salt edebi değil, siyasal ve sosyolojik bir tartışmanın da taşıyıcısıydı. “Hangi” serisiyle Türk toplumunun sancılarını ve arayışlarını mercek altına aldı. Hangi Atatürk, Hangi Sol, Hangi Batı gibi eserleri, hâlâ güncelliğini koruyor.

Şiirin Sesle Var Olduğuna İnanan Bir Yazar

Attila İlhan için şiir, sessiz bir okuma metni değil, yüksek sesle dile getirilen bir haykırıştı. Bu yüzden dizeleri hep canlı, hep ayakta durur. Ben Sana Mecburum, Bela Çiçeği, Elde Var Hüzün gibi şiir kitaplarıyla Türk edebiyatında kendine özgü bir ses yarattı. Ne Garip Akımı'nın sadeleştirici tavrını ne de İkinci Yeni’nin soyut estetiğini benimseyen bir yerde durdu: Hem toplumcu, hem bireysel, hem de isyankâr.

“Ben sana mecburum, bilemezsin / Adını mıh gibi aklımda tutuyorum.”
(Ben Sana Mecburum, 1960)

Romanlarında Türkiye’nin Hafızasını Kurguladı

Attila İlhan’ın edebi mirasının bir diğer güçlü yanı da romanlarıydı. Sokaktaki Adam, Zenciler Birbirine Benzemez, Kurtlar Sofrası ve özellikle Aynanın İçindekiler serisi; Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına, 1960’lara kadar olan süreçte Türkiye’nin siyasal ve kültürel dönüşümünü roman sanatıyla belgeledi.

Onun romanlarında sadece karakterler değil, fikirler, çatışmalar ve tarihsel kırılmalar da konuşur. Geniş bir kültürel birikimle ördüğü bu eserlerde halkın diliyle konuştu, halkın hikâyesini yazdı.

“Bir yerde bir şey kırılmıştı. Sesini kimse duymadı. Ama herkes hissetti.”
(Yaraya Tuz Basmak, 1978)

Senaryolardan Şiirlere YOLCULUK

Attila İlhan, Yeşilçam için yazdığı senaryolarla da Türk kültür hayatına damga vurdu. Yalnızlar Rıhtımı, Şoför Nebahat, Ver Elini İstanbul gibi filmler onun kaleminden çıkarken, TRT’de yayınlanan Kartallar Yüksek Uçar, Sekiz Sütuna Manşet, Yarın Artık Bugündür dizileri onu farklı kuşaklara taşıdı.

Aynı zamanda TRT 2’de hazırlayıp sunduğu “Zaman İçinde Yolculuk” programı, onu yalnızca bir şair değil, bir düşünür olarak da izleyiciyle buluşturdu.

Bir Aydın Tavrı: Ne Garipçilerle Ne İkinci Yeniyle

İlhan’ın edebi duruşu, dönemin hâkim akımlarına mesafeli bir yerde duruyordu. Ne Garip hareketinin “alafranga sadeliğini” ne de İkinci Yeni’nin “soyut dilini” benimsedi. Onun şiirinde hem Divan şiiri ahengi, hem halk şiirinin yalınlığı, hem de çağdaş şiirin sancısı bir arada yaşadı. Bu yüzden birçok genç şaire ilham verdi; bu yüzden hâlâ okunuyor.

Attila İlhan, 10 Ekim 2005’te geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi. Ardından, 2007 yılında kurulan Attila İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı, onun fikirlerini ve eserlerini yaşatmaya devam ediyor. Genç yazarlara verilen ödüller, düzenlenen söyleşiler ve yayınlanan seçkilerle “Kaptan” hâlâ Türk edebiyatının rotasını belirliyor.

“An gelir / bir köşe başını dönerken / bir dost selam verir / yıllar var ki görmemişsinizdir / birdenbire değişir akşamın rengi…”
(An Gelir, 1973)

Attila İlhan'ın Ardında Bıraktığı Bazı Eserler:

Şiir:
Duvar (1948), Sisler Bulvarı (1954), Ben Sana Mecburum (1960), Yasak Sevişmek (1968), Elde Var Hüzün (1982)

Roman:
Sokaktaki Adam (1953), Kurtlar Sofrası (1963), Aynanın İçindekiler Serisi (1973–2002)

Deneme – Eleştiri:
Hangi Atatürk, Hangi Sol, Hangi Batı, Hangi Laiklik, Sosyalizm Asıl Şimdi

Senaryo:
Yalnızlar Rıhtımı, Kartallar Yüksek Uçar, Yarın Artık Bugündür, Sekiz Sütuna Manşet

Attila İlhan, yalnızca yazmadı; düşündürdü. Sordu, sorgulattı. Onun cümleleriyle yaşamak, aynı zamanda Türkiye’nin belleğinde dolaşmaktır. Bugün aramızda olmasa da, her kuşağın kalbinde başka bir dizesiyle yaşıyor. Çünkü bazı isimler sadece edebiyat tarihine değil, zamanın ötesine geçiyor.

“Ayrılık da sevdaya dahil…”