Yeni Birlik Gazetesi
Yeni Birlik Gazetesi Kültür Sanat Basının hafızasına yolculuk: Çemberlitaş’taki müze, gazetecilik tarihini yaşatıyor

Basının hafızasına yolculuk: Çemberlitaş’taki müze, gazetecilik tarihini yaşatıyor

Neo-klasik mimarinin gölgesinde; taş baskılardan dijital belleklere, kurşun kalemlerden şehit gazetecilere uzanan bir hatıralar koleksiyonu… Basın Bayramı, bu kez bir müzede yankılanıyor.

MUHABİR: Sibel Çınar

24 Temmuz, Türkiye’de basın özgürlüğü için dönüm noktasıdır. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte basında sansür kaldırıldı. O güne kadar gazetelerde önce sansür memurları tarafından metinler denetlenir, onay alınmadan yayın yapılmazdı. Ancak 24 Temmuz 1908 sabahı gazeteler sansür memurlarını beklemeden doğrudan basıldı.

Bu olay, Türk basını için “özgür nefesin ilk günü” oldu ve 1946 yılından itibaren bu tarih “Basın Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı. Bu bayramın ilan edilmesinde özellikle İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin öncülüğü etkili oldu; yıllar sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) çatısı altında bu gelenek sürdürüldü.

Tarihi Binada Tarihi Meslek: Basın Müzesi

Çemberlitaş’ta yüzyıllara meydan okuyan bir yapı yükseliyor: Maarif Nazırı Saffet Paşa tarafından 1865’te inşa edilen, zamanında Darülfünun’a ve Maarif-i Umumiye Nezareti’ne ev sahipliği yapan bina, 1988’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti öncülüğünde Basın Müzesine dönüştürüldü. Bu müze, Türkiye'nin ilk ve hâlen tek basın müzesi olma özelliğini taşıyor.

Taş baskı makinelerinden dijital arşivlere, daktilolardan telekslere uzanan bir mirası barındıran müze, gazeteciliğin dününü ve bugününü aynı anda yaşatıyor.

Basın tarihimizden ilkler

Basın Müzesi’ni gezerken, sadece objeler değil; aynı zamanda bu topraklarda basının evrimiyle ilgili birçok “ilk” de ziyaretçiye rehberlik ediyor:

İlk Türkçe gazete: Takvim-i Vekayi – 1831’de II. Mahmud tarafından yayımlandı. Resmi ilanlar ve devlet haberleri içeriyordu.

İlk özel gazete: Tercüman-ı Ahval – Şinasi ve Agah Efendi’nin 1860 yılında çıkardığı gazete, fikir gazeteciliğinin başlangıcı sayıldı.

İlk dergi: Mecmua-i Fünun – 1862’de Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye tarafından çıkarıldı. Bilimsel yazılara yer veriyordu.

İlk radyo yayını: 6 Mayıs 1927 tarihinde İstanbul Sirkeci’deki Büyük Postane’den yapıldı. Bu yayın, Türkiye'de radyo yayıncılığının başlangıcı oldu.

İlk televizyon yayını: İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından 1952 yılında deneme yayınlarıyla başlatıldı.

Daktiloların Ritmi, Kurşun Kalemlerin Sesi

Müzenin salonlarında taş baskı makineleri, prova tezgahları, rotatifler ve giyotinden oluşan nostaljik bir koleksiyon ziyaretçilerini karşılıyor. Her bir makine, gazeteciliğin nasıl üretildiğine dair sessiz birer tanık.

Ayrıca müzede;

Abdi İpekçi'nin vurulduğunda cebinde taşıdığı kalem,

Çetin Emeç'in kravatı,

Mehmet Ali Birand’ın saati gibi
birçok unutulmaz gazetecinin kişisel eşyaları sergileniyor.

Nazım Hikmet, Peyami Safa, Sabahattin Ali, Reşat Nuri Güntekin, Hrant Dink gibi isimlerin portreleri de, hem edebiyat hem basın tarihimize dokunan başka bir galeri oluşturuyor.

Basın Müzesi’nin en çarpıcı bölümlerinden biri de şüphesiz kütüphanesi. Yaklaşık 30 bin eserin yer aldığı bu koleksiyonda 1923’ten bugüne basılmış gazete ve dergilerin örnekleri yer alıyor. CD, DVD, mikrofilm formatında arşivler ve özel koleksiyonlar, özellikle iletişim öğrencileri ve araştırmacılar için paha biçilemez kaynaklar sunuyor.

Müze yalnızca bir arşiv değil, aynı zamanda aktif bir kültür-sanat mekânı. Panel, konferans, seminer ve çeşitli sergilerle yaşayan bir merkez olarak hizmet veriyor. Özellikle basın-yayın fakültesi öğrencileri için ilham kaynağı olan müze, aynı zamanda İstanbul’un tarihi dokusuna katkı sağlayan önemli bir kültür durağı.

24 Temmuz Basın Bayramı, sadece geçmişi yâd etmek değil, aynı zamanda basın özgürlüğü için sorumluluk duymak demek. Bu bilinçle Çemberlitaş’taki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi’ni ziyaret etmek, hem gazeteciliğe hem Türkiye’nin demokratik geçmişine saygı göstermek anlamına geliyor.