Bodrum Uluslararası Film Festivali, bu yıl yalnızca yeni filmlerle değil, ülkeler arasında kurduğu kültürel bağlarla da gündeme damgasını vurdu. Festivalde tanıtılan Türk-Yunan Ortak Yapımlar Destekleme Platformu, iki ülke arasında sinema üzerinden bir “barış köprüsü” kurdu.
Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) Onursal Başkanı Cenk Sezgin, festivalde yaptığı konuşmada sanatın gücüne dikkat çekerek şu ifadeyi kullandı:
“Kültür, spor ve ekonomi bir ülkede geliştiğinde savaş ihtimali kalmaz. Bugün burada bu üçünden ikisi buluştu. Sinema, barışın en güçlü aracıdır.”
Sezgin’in bu sözleri, izleyicilerden büyük alkış aldı. Katılımcılar, festivalin yalnızca sanatsal değil, diplomatik anlamda da önemli bir buluşma olduğunda hemfikirdi.
“Ortak yapımlar sinemada yeni bir sayfa açacak”
Yeni oluşturulan Türk-Yunan Ortak Yapımlar Platformu, iki ülke sinemacılarını aynı masa etrafında bir araya getirerek, ortak film projelerinin kapısını aralıyor. Sezgin, geçmişte Türk filmlerinin Yunanistan’da düzenli olarak gösterilmediğini hatırlatarak, “Artık sadece film izlemeyeceğiz; birlikte üretecek, birlikte anlatacağız” dedi.
Sezgin, platformun etkisini Kore örneğiyle anlattı:
“Kore dizileri bir zamanlar yerel kalmıştı ama doğru stratejiyle tüm dünyaya yayıldı. Bizim de bu tür bir vizyona ihtiyacımız var. Türk sineması, ortak yapımlar sayesinde Avrupa pazarına güçlü bir giriş yapabilir.”
Bu sözler, sinema dünyasında yeni bir dönem başlayabileceğinin sinyali olarak değerlendirildi.
“Yerli diziler kendi kaderine bırakıldı”
Cenk Sezgin, konuşmasında Türkiye’nin dizi ihracatındaki başarısına da değindi. Ancak bu başarının plansız bir şekilde ortaya çıktığını belirtti:
“Dizilerimiz dünya birincisi ama bunu bir stratejiyle yapmadık. Kendi haline bırakılan bir başarıdan söz ediyoruz. Artık bu alanda devletin ve sektörün birlikte hareket etmesi gerekiyor.”
Sezgin, dijital platformların etkisiyle yerli yapımların ruhunu kaybettiğini ve kültürel kodların dışına çıkan içeriklerin çoğaldığını vurguladı. Ona göre, bu durum Türkiye’nin kültürel geleceği açısından ciddi bir risk oluşturuyor.
“Sinemaya sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır”
Festivaldeki konuşmasında seyirci kaybına da değinen Sezgin, pandemi sonrası sinema salonlarının büyük yara aldığını hatırlattı:
“Pandemi öncesi yılda 72 milyon bilet satılıyordu, bugün bu sayı 25 milyona düştü. Çocukları sinema salonunda değil, sosyal medyada kaybediyoruz.”
Sezgin, bu düşüşün nedenlerinden birinin niteliksiz yapımlar olduğunu belirtti. Eskiden yerli filmler gişenin yüzde 63’ünü oluştururken bugün bu oran yüzde 37’ye geriledi. “Nitelikli içerik olmazsa seyirci de ekonomi de kalmaz,” diyerek sinemadaki kalite sorununa dikkat çekti.
Dijital platformların artık filmleri gişe performansına göre satın aldığını söyleyen Sezgin, “Bir film sinemada izlenmiyorsa, platformlar da onu almak istemiyor. Bu yüzden sinemayı yaşatmak sadece nostalji değil, sektörün geleceği için zorunluluktur” ifadelerini kullandı.
“Sanat, barışın en sessiz ama en güçlü dili”
Bodrum Uluslararası Film Festivali, yalnızca sinemaseverleri değil, iki ülke arasında diyalog ve anlayışın yeniden filizlenmesini de sağladı. Türk ve Yunan yönetmenlerin aynı projede buluşması, sadece sinemada değil, bölgede de barış umutlarını tazeledi.
Cenk Sezgin’in sözleri, festivalin ruhunu en iyi şekilde özetledi:
“Aynı masada oturmak sadece ortak yapımların değil, ortak bir geleceğin de başlangıcıdır.”