Türkiye’deki sinema eğitimi, uzun yıllar boyunca iletişim fakülteleri çatısı altında sınırlı içeriklerle yürütülürken, Boğaziçi Üniversitesi yepyeni bir adım attı. 2024 yılında kurulan Film ve Medya Çalışmaları Enstitüsü, sadece film üretimiyle değil; görüntü kültürü, dijital sanatlar, medya kuramları ve çağdaş medya pratikleriyle çok boyutlu bir perspektif sunarak dikkatleri üzerine çekti.
Bu enstitü sadece bir akademik oluşum değil; aynı zamanda Türkiye’nin sinema ve medya hafızasına yeni bir çerçeve kazandırmayı hedefleyen özgün bir platform niteliğinde.
Yüksek lisans programıyla başladı, doktora süreci yolda
Enstitünün ilk adımı, tamamen İngilizce yürütülecek olan yüksek lisans programı ile atıldı. Bu program, medya sanatları ve film üzerine tarihsel, kuramsal ve uygulamalı alanlarda derinlemesine analizler yapabilecek uzmanlar yetiştirmeyi amaçlıyor.
Boğaziçi’nin açıklamasına göre, birkaç yıl içinde doktora programı da hayata geçirilerek akademik çerçevenin genişletilmesi planlanıyor. Böylece Türkiye'de devlet üniversitesi bünyesinde bu alanda doktora düzeyinde eğitim veren ilk merkezlerden biri olacak.
Sertifika programı ile sinema severlere açık kapı
Yüksek lisansla sınırlı kalmayan Enstitü, Film Çalışmaları Sertifika Programı ile lisans düzeyinde eğitim alan öğrencilere de ulaşıyor. Bu programda yer alan film analizi, sinema tarihi, tür sineması, senaryo yazımı, belgesel yapımı ve deneysel film gibi dersler, öğrencilere yalnızca teorik değil aynı zamanda üretime yönelik yaratıcı becerilerkazandırıyor.
Programın yapısı, katılımcılara sinema sanatına yalnızca izleyici perspektifinden değil, eleştirel ve üretken bir bakışla yaklaşma imkânı sunuyor.
Sadece eğitim değil, kültürel bir hareket
Akademik boyutunun yanında Enstitü, düzenli film gösterimleri ve tematik etkinliklerle kültürel alanda da aktif bir rol üstleniyor. Aralık 2023’ten itibaren her ay belirlenen temaya göre sinema tarihinin önemli eserleri, Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Hall’daki 61 kişilik salonda izleyiciyle buluşuyor.
Bu gösterimler sadece klasik filmlerle sınırlı değil; çağdaş sinema örnekleri, kısa filmler ve bağımsız yapımlar da programda yer alıyor. Böylece enstitü, akademi ve sanat arasında canlı bir köprü kurmayı başarıyor.
Disiplinlerarası yaklaşımıyla öne çıkan bir vizyon
Enstitünün eğitim politikası, yalnızca sinema odaklı değil. Film metinlerinden dijital kültürlere, medya teorilerinden ses çalışmalarına kadar disiplinlerarası bir yaklaşımı benimsiyor.
Film metinleri, ekran estetiği, yaratıcı endüstriler ve seyirci deneyimi gibi başlıklarda derinlemesine analiz yapabilen mezunlar yetiştirmeyi amaçlayan bu yapı, aynı zamanda medya sanatlarının dönüşen doğasına da yanıt veriyor.
Boğaziçi’nin bu girişimi, Türkiye’de sinema eğitiminin geleceğine dair güçlü bir referans noktası oluştururken; öğrenciler, araştırmacılar ve sanatçılar için yeni bir buluşma alanı yaratıyor.