Çerkes soykırımı nedir?
Çerkes Soykırımı, 19. yüzyılda Rus Çarlığı tarafından Kuzey Kafkasya’da yaşayan Çerkes halkına karşı uygulanan sistematik katliam, etnik temizlik ve zorunlu göç politikalarının adıdır. 1763 yılında başlayan Kafkas-Rus Savaşları, yaklaşık 100 yıl sürmüş; bu savaşlar sonucunda 21 Mayıs 1864 tarihinde yaşanan Qbaada Muharebesi ile Çerkes direnişi son bulmuştur. Bu tarih, her yıl "21 Mayıs Çerkes Sürgünü ve Soykırımı Anma Günü" olarak çeşitli etkinliklerle anılmaktadır.
çerkes halkına yapılan zulüm
yüzyılın sonlarından itibaren Rusya İmparatorluğu, Kafkasya’yı jeopolitik ve askeri bakımdan stratejik bir bölge olarak görmeye başladı. Bu kapsamda bölgeyi ilhak etmek için askeri harekâtlara girişti ve yerli halkın direnişiyle karşılaştı. Özellikle General Aleksey Yermolov ve General Nikolay Yevdokimov gibi komutanlar döneminde, köylerin yakılması, tarlaların yok edilmesi, sivillerin toplu halde öldürülmesi gibi ağır uygulamalarla Çerkes direnişi bastırılmaya çalışıldı.
yaklaşık 1,5 milyon Çerkes zorla göçe tabi tutuldu
1864 yılı itibarıyla Rus ordusu, Karadeniz kıyısında bulunan limanlar aracılığıyla Adığe, Ubıh ve Abhaz topluluklarını Osmanlı topraklarına sürgün etmeye başladı. Resmi olmayan rakamlara göre yaklaşık 1,5 milyon Çerkes, zorla göçe tabi tutuldu. Yolculuk şartlarının zorluğu, açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle yaklaşık 500 bin kişi hayatını kaybetti.
Bu insanlık dışı sürgün politikaları, tarihin en büyük etnik temizlik hareketlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Hayatta kalanlar ise, Osmanlı topraklarına dağınık biçimde yerleştirildi ve zamanla asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı.
ölüm ve sürgün
Çarlık Rusyası'nın Kuzey Kafkasya politikası, yalnızca askeri değil aynı zamanda etnodemografik bir mühendislik projesiydi. Çerkes halkının İslamî kimliği, Rusya'nın Hristiyanlaştırma ve Slavlaştırma hedefleriyle çelişmekteydi. Bu durum, halkın hedef alınmasında dini ve kültürel nedenlerin de etkili olduğunu gösteriyor.
Çerkeslerin yaşadığı topraklar, Karadeniz’e açılan kapı olması nedeniyle stratejik önemdeydi. Bu bölgelerin Rusya'nın kontrolüne geçmesiyle, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bir tampon bölge oluşturulması hedeflendi.
Diaspora ve Anavatan Arasındaki Uzaklık
Sürgünden 161 yıl sonra, yaklaşık 700 bin Çerkes anavatanında yaşamaktadır. Ancak dünya genelinde 5 milyonu aşkın Çerkes diasporada bulunmaktadır. Türkiye, yaklaşık 3 milyonluk nüfusuyla en büyük Çerkes diasporasına ev sahipliği yapmaktadır.
Diasporadaki Çerkesler, bugün sadece kültürel kimliklerini korumak için değil, aynı zamanda ana dillerini yaşatmak, anayasal eşit yurttaşlık haklarına ulaşmak ve ana vatanlarına dönme haklarını savunmak için mücadele etmektedir.
Soykırımın Kültürel ve Demografik Sonuçları
Çerkes Soykırımı, sadece fiziksel bir yok oluş değil, aynı zamanda dil, kültür, gelenek ve toplumsal yapıların bozulmasına yol açan çok yönlü bir felakettir. Sürgün edilenlerin bir kısmı Osmanlı topraklarında yeni bir yaşam kurarken, sistematik asimilasyon politikalarıyla karşı karşıya kaldı.
Bugün birçok Çerkes, soyad düzenlemesi, anadilde yayın, kültürel kimliğin anayasal güvence altına alınması gibi konularda taleplerini yüksek sesle dile getirmektedir. Bu talepler, hem Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak görülmekte hem de geçmişle yüzleşme sürecinin önemli adımları olarak değerlendirilmektedir.
Uluslararası Tepkiler
Bugüne kadar Gürcistan (2011) ve Ukrayna (2025) başta olmak üzere bazı ülkeler Çerkes Soykırımı’nı resmen tanımıştır.
Türkiye’de ise her yıl 21 Mayıs’ta anma etkinlikleri ve siyasi açıklamalar yapılmaktadır.
2025 yılında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yayımladığı mesajla sürgün yollarında hayatını kaybedenleri andı ve “Çerkes halkının acısını paylaşıyoruz” dedi.
Emek Partisi (EMEP) de, Çerkes halkının anadilde eğitim, çifte vatandaşlık, kültürel haklar gibi taleplerini sahiplendiklerini ve mücadelelerine destek verdiklerini belirtti.
21 Mayıs çerkes soykırımını anma günü
Her yıl 21 Mayıs, dünyanın dört bir yanındaki Çerkesler için sadece bir anma günü değil, aynı zamanda kimliklerini yaşatma ve adalet talep etme günüdür. İstanbul’dan Nalçik’e, Amman’dan Berlin’e kadar birçok şehirde yas yürüyüşleri, meşaleli nöbetler, anma törenleri ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.
Bu etkinliklerde, Çerkes kültürünün unutulmaması, tarihi hafızanın korunması ve genç nesillere aktarılması amaçlanmaktadır.