FETRET DEVRİNE SON VEREN PADİŞAH
Osmanlı Devleti’nin beşinci padişahı, devletin parçalanma eşiğinden yeniden doğuşuna öncülük eden kudretli hükümdar Çelebi Mehmed, vefatının 604. yılında rahmet ve şükranla anılıyor. 1413-1421 yılları arasında tahtta kalan Çelebi Mehmed, sadece bir padişah değil, aynı zamanda devletin ikinci kurucusu, Osmanlı hanedanının devamlılığının teminatı, istikrarın ve aklın rehberi olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.
Osmanlı’nın İkinci Kurucusu
Ankara Savaşı’nın ardından Osmanlı coğrafyasında başlayan Fetret Devri, hanedanın her bir ferdini kendi başına hükümdar olmaya sevk etmiş, devlet adeta parçalanma sürecine girmişti. İşte bu ortamda Amasya’da bir sancak beyi olarak kalan Çelebi Mehmed, ne ordusu vardı ne hazinesi. Ancak onun elinde bir devlet adamına yaraşır irade, sabır ve stratejik zekâ vardı.
Kardeşleri Süleyman, Musa ve İsa Çelebi’yi birer birer bertaraf ederek, hem Anadolu'da siyasi birliği sağladı, hem de Rumeli’de Osmanlı hâkimiyetini yeniden tesis etti. Böylece, tarihçiler tarafından haklı olarak kendisine yakıştırılan "ikinci kurucu" unvanını fazlasıyla hak etti.
Şiir ve Edebiyat'A DUYDUĞU DERİN İLGİ
Çelebi Mehmed dönemi, Osmanlı’da ilk edebî çevrelerin ve şiir meclislerinin saray etrafında şekillendiği dönem olarak kabul edilir. Özellikle Amasya ve Edirne çevresinde teşekkül eden bu edebî atmosfer, Osmanlı kültür hayatında önemli bir kilometre taşı olmuştur. Çelebi Mehmed, şiire duyduğu derin ilgiyle sarayını bir ilim ve irfan meclisine dönüştürmüş; himayesine aldığı Şeyhî, Arabşâh, Kara Yakub, Muhyiddin ve Fazlullah gibi mümtaz isimlerle Osmanlı’da edebiyatın ve fikrî hayatın yeşermesine zemin hazırlamıştır.
Yay kirişi ustalığıyla özdeşleştirilen “Kirişçi” lakabı, onun hayatının her safhasında mücadelenin, sabrın ve gerilimin sembolü oldu. Vefat ettiğinde vücudunda 30’a yakın savaş yarası bulunması, onun bir dava uğruna bedenini feda etmiş bir devlet adamı olduğunu ortaya koyar.
ÇELEBİ'NİN VAKIF MEDENİYETİ
Çelebi Mehmed, sanatı ve dini ilmi bir arada yaşatan bir Osmanlı estetiğinin öncüsü olmuştur. Saltanatının kısa olmasına rağmen önemli mimarî eserler inşa ettirmiştir.
Çelebi Mehmed, Bursa’da inşa ettirdiği Yeşil Cami ve Külliyesi ile Osmanlı mimarisine zarafet ve ihtişam kazandırmış; çini sanatının zirvesini temsil eden Yeşil Türbe ve ona eşlik eden medrese, imaret, hamam gibi yapılarla yalnızca bir ibadet merkezi değil, ilim ve vakıf medeniyetinin kalbini inşa etmiştir. Edirne’de tamamlanmasını sağladığı Eski Cami’ye bir bedesten ekleyerek şehri ilimle yoğururken, ticaretle de beslemiş; tüm bu eserleri vakıflarla destekleyerek hem ilmi hem de iktisadi hayatı kalıcı bir düzen içinde yapılandırmıştır.
Yeşil Türbe’de Sessiz Kurucu
25 Haziran 1421’de Edirne’de vefat eden Sultan Mehmed Çelebi’nin naaşı, Osmanlı estetiğinin mührü olan Yeşil Türbe’ye taşındı. Ardında, dirilmiş bir devlet, susmuş silahlar, sağlanmış birlik ve bayrağı bir daha yere düşmeyecek bir millet bıraktı.