27 Mayıs’tan Frankfurt’a uzanan bir ilim serüveni
Prof. Dr. Fuat Sezgin’in bilim yolculuğu, 1960 darbesinin ardından Türkiye’den ayrılmasıyla yeni bir boyut kazandı. Almanya’da Frankfurt Üniversitesi'nde sürdürdüğü akademik hayatında, İslam bilim tarihini modern yöntemlerle inceleyen öncü bir isim haline geldi. Yaptığı çalışmalar, Batı’da “bilimin kökeni” algısını sorgulatacak kadar derinlikli ve dönüştürücü oldu.
Sezgin, İslam medeniyetinin bilim dünyasına katkılarını yalnızca sözle değil, belgelerle, el yazmalarıyla, çizimlerle ve birebir ürettiği bilimsel aletlerin replikalarıyla ortaya koydu. Onun bu çabaları, bilimin yalnızca Batı’nın tekelinde gelişmediğini; aksine Müslüman bilim insanlarının yüzyıllar boyunca bilgiye yön verdiğini açıkça gözler önüne serdi.
Gülhane Parkı’nda kurulan müze ve kütüphane
Fuat Sezgin’in Almanya’da kurduğu müzenin bir benzeri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın destekleriyle İstanbul Gülhane Parkı’nda inşa edildi. Müzede yaklaşık 800 bilimsel araç replikası yer alırken, bitişiğinde kurulan kütüphanede Sezgin’in ömrü boyunca topladığı binlerce eser bulunuyor. Bu yapılar, hem akademisyenler hem de meraklı gençler için benzersiz bir kaynak niteliği taşıyor.
Sezgin’in Almanya’da oluşturduğu 50 bin kitaplık arşivin yalnızca üçte biri Türkiye’ye getirilebildi. Alman hükümetinin müdahalesi nedeniyle kalan kısmın taşınması mümkün olmasa da, her iki tarafın koleksiyonlarını dijitalleştirerek karşılıklı erişime açma konusunda anlaşma sağlandı. Bu sayede Sezgin’in bilgi mirası, sınırların ötesinde yeni kuşaklara ulaşacak.
Kütüphanenin kuruluş sürecinde 90 yaşını geçmiş olmasına rağmen günde ortalama 17 saat çalışan Fuat Sezgin, tüm yaşamını okumaya, yazmaya ve araştırmaya adadı. Kütüphanenin kokusunu özlediğini söyleyecek kadar bilgiyle bağ kuran Sezgin, hayatı boyunca hiçbir tercüman kullanmadan onlarca farklı dilde bilimsel metin okudu.
“Aşağılık kompleksine karşı ilimle mücadele”
Prof. Dr. Fuat Sezgin’in sıkça dile getirdiği sözlerden biri de şuydu: “Müslümanlar bilimdeki yerlerini bilmedikleri için Batı karşısında aşağılık duygusu taşıyorlar. Benim amacım atalarının tarihsel rolünü onlara göstermektir.”
Bu anlayış, hem müze hem de eğitim faaliyetlerinin temel felsefesini oluşturuyor.
Fuat Sezgin’in ardından kurulan vakıf, onun izinden giderek çalışmalarına devam ediyor. Onun ilim ve çalışma ahlakını örnek alan vakıf yöneticileri, müzeyi ve kütüphaneyi yaşayan birer kültür merkezi haline getirmeye çalışıyor. Sezgin’in ilmi, yalnızca akademik çevrelere değil, her yaştan insana hitap etmeyi sürdürüyor.