Gelibolu’nun serin sularında, tarihi ve doğayı iç içe sunan eşsiz bir yolculuk başlıyor. Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı, yalnızca bir dalış noktası değil; aynı zamanda bir zaman makinesi. Derinliklerde yatan batıklar, Birinci Dünya Savaşı’nın gölgelerini değil, kahramanlıklarla yoğrulmuş bir ulusun izlerini taşıyor. Bu özel alan, Türkiye’nin kültürel mirasını deniz altına indiren ve dalış turizmini bambaşka bir boyuta taşıyan ilk sualtı parkı olarak öne çıkıyor.
mehmetçiğin izinde: batık gemilerle yüzleşmek
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, dalış turizminin yalnızca görsel bir deneyim olmadığını, aynı zamanda tarihi yeniden keşfetmenin bir aracı olduğunu vurguladı. Bakan Ersoy’un sözleri, bu parkın taşıdığı anlamı net bir şekilde ortaya koyuyor:
“Suların altında yatan batık gemiler, kahramanlık destanlarımızın sessiz şahitleridir.”
Bu ifade sadece bir romantik anlatım değil; çünkü Gelibolu Sualtı Parkı’nda korunan batıklar, 1915 Çanakkale Savaşları’nda bizzat Mehmetçik tarafından batırılan HMS Triumph, HMS Majestic, Bouvet gibi dev savaş gemileri. Her biri, yaşanmışlıklarla dolu insan hikâyelerini ve tarihin en kritik anlarını günümüze taşıyor.
savaşın izleriyle çevrili dalış deneyimi
Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı, dünyada savaş dönemi batıklarının orijinal konumlarında korunarak dalışa açıldığı ilk alanlardan biri olma özelliği taşıyor. 21 dalış noktası bulunan parkta, 19 savaş batığı ve 2 doğal resif noktası yer alıyor. 3 metreden başlayıp 84 metreye kadar inen derinlikler, her seviyeden dalgıca ev sahipliği yapıyor.
Yılın her dönemi dalış yapılabilmesine olanak tanıyan parkta, en uygun sezon Mayıs ile Kasım ayları arasında yaşanıyor. Özellikle uluslararası dalış meraklıları için çanakkale'nin derinliklerinde tarihî bir deneyim yaşamak, sıradan bir aktiviteden çok daha fazlası anlamına geliyor.
bilimsel keşiflerin merkezi: kültürel mirasa dijital kalkan
Gelibolu Sualtı Parkı yalnızca turizmle değil, bilimsel araştırmalarla da dikkat çekiyor. Batimetrik haritalama, 3 boyutlu modelleme, korozyon takibi gibi çalışmalarla parkın dijital bir ikizi oluşturuluyor. Bu, yalnızca günümüz için değil, gelecek nesillerin de bu eşsiz mirasa erişebilmesi açısından büyük bir adım.
Katodik koruma sistemleriyle batıklar korunurken, bilim insanları için de sualtı arkeolojisinin en kapsamlı laboratuvarlarından biri oluşturulmuş durumda.
yerel ekonomiye can, uluslararası alanda marka değeri
Parkın açılmasıyla birlikte yalnızca dalgıçlar değil, yerli ve yabancı birçok turist Çanakkale’ye yöneliyor. Özellikle Eceabat ve çevre köylerde konaklama, ulaşım, rehberlik gibi hizmetlerin gelişmesi, bölge halkı için yeni bir ekonomik soluk anlamına geliyor. Dalış merkezleri, eğitim kurumları ve tur rehberlerinin iş gücü artarken, bölgenin turizmdeki marka değeri de uluslararası tanıtım etkinlikleriyle hızla yükseliyor.
Türkiye Yüzyılı vizyonu kapsamında sürdürülen bu projeler, yalnızca tarihi yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik, kültürel miras bilinci ve ekonomik kalkınmayı bir arada sunuyor.
dalış sadece suya girmek değil, hafızaya inmektir
Sualtı Parkı, suyun altındaki sessiz tanıklarla kurulan bağı daha anlamlı hale getiriyor. Dalgıçlar, savaşın izlerini adım adım takip ederken, yalnızca batıkları değil, o dönemin ruhunu da hissediyor. Çünkü burada yapılan her dalış, geçmişin izlerine saygıyla yaklaşan bir yolculuğun parçası oluyor.
