Rıfat Ilgaz, yalnızca Hababam Sınıfı’nın yazarı değil; edebiyatın toplumsal vicdanı, mizahın derinlikli sesi ve öğretmen kimliğiyle kuşakları etkileyen bir halk aydınıydı. 1911’de Kastamonu Cide’de başlayan hayatı, veremle geçen yıllar, sansürler, yargılamalar ve hapis cezalarıyla sınansa da edebiyattan hiç kopmadı. Şiirle başlayan kalem serüveni, romanla güçlendi, öyküyle mizaha dönüştü.
Ilgaz’ın yazı evreninde bireysel acılar ile kolektif mücadele iç içedir. 1944’te yayımlanan Sınıf adlı kitabı nedeniyle hapse girdi; öğretmenlik mesleğinden uzaklaştırıldı. Bu ağır baskı süreci onu toplumcu gerçekçiliğe daha sıkı bağladı. Edebiyatı, yalnızca anlatı değil; adalet arayışının bir aracı olarak gördü.
Hababam Sınıfı, bir güldürü değil bir yergi klasiğidir
1950’lerin sonunda mizah dergisi Dolmuşta “Stepne” takma adıyla yayımlamaya başladığı Hababam Sınıfı, mizahı bir eleştiri dili olarak kullanan bir eğitim yergisidir. Ilgaz’ın ifadesiyle; “Ben yergi yapıyorum, komedi bile düşünmüyorum.”
Roman, ezberci eğitim anlayışına, kopyacılığa ve sahte otoriteye karşı kaleme alınmış sert ama gülümseten bir eleştiridir. 1975’te Ertem Eğilmez’in beyaz perdeye uyarlamasıyla milyonlara ulaştı ama Ilgaz’ın ideolojik ve eleştirel bakışı çoğu zaman filmlerin arka planında kaldı. Oysa Hababam, baştan sona bir toplumsal eleştiri metnidir.
Sadece mizahçı değil, toplumun nabzını tutan bir edebiyat işçisiydi
Şiire 1920’lerde başlayan Ilgaz, ilk dönemlerinde hece ölçüsüne ve sembolist etkilere yaslandı. Ancak 1940’lardan sonra Nazım Hikmet etkisiyle serbest ölçüye ve toplumcu duyarlılığa yöneldi. Yarenlik, Yaşadıkça, Devam, Güvercinim Uyur mu? gibi kitaplarında hastalık, yoksulluk, eşitsizlik gibi temalar öne çıktı.
Romanlarında ise iki temel yaklaşımı benimsedi: Klasik anlatı kurgusu (Karadeniz’in Kıyıcığında, Yıldız Karayel, Karartma Geceleri) ve bağımsız hikâyelerin oluşturduğu romanlar (Hababam Sınıfı, Bizim Koğuş, Meşrutiyet Kıraathanesi). Mizah, bu eserlerde yalnızca güldürmek için değil, düşündürmek için kullanıldı.
Çocuklara özgürlük ve direnç anlatan bir yazar
Öğretmenlik yıllarının etkisiyle çocuk edebiyatına da yönelen Ilgaz, Bacaksız serisi başta olmak üzere birçok çocuk kitabında dayanışma, adalet ve özgürlük gibi temaları işledi. Çocuk karakterleri edilgen değil, sorun çözen, hakkını arayan bireyler olarak resmetti.
Toplumcu gerçekçiliğin ve edebi mizahın simge ismi
Rıfat Ilgaz, 7 Temmuz 1993’te İstanbul’da yaşama veda etti. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ancak bıraktığı eserler, onu yalnızca bir edebiyatçı olarak değil, halkın içinden çıkmış bir düşünce ve mizah insanı olarak yaşatmayı sürdürüyor. Bugün, ölümünün 32. yılında, Rıfat Ilgaz hâlâ sahnede, kitaplıklarda ve belleğimizde…