Türkmenbaşı’nın tarih sahnesine çıkışı 1869’da Rus Çarlığı’nın inşa ettiği Krasnovodsk Kalesi ile başladı. 19. yüzyılın sonunda Hazar kıyısındaki stratejik noktaları kontrol amacıyla yapılan kale, Rusların Orta Asya’ya ilerleyişinde önemli bir askeri üs olarak kullanıldı. Sovyetler Birliği döneminde “Krasnovodsk” olarak bilinen şehir, doğal kaynak taşımacılığında önemli bir merkez haline geldi.
SSCB’nin dağılmasının ardından bağımsız Türkmenistan kuruldu ve 1993’te şehre, Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov’a atfen “Türkmenbaşı” adı verildi. Kale, bağımsızlık sonrası Türkmenistan hükümeti tarafından koruma altına alınarak ülkenin geçmişine ışık tutan önemli bir miras haline geldi.
Müzeler, anıtlar ve sokaklarda Sovyet izleri
Türkmenbaşı, yalnızca tarihî yapılarıyla değil, kültürel çeşitliliğiyle de öne çıkıyor. Şehirde birçok müze, anıt ve Sovyet döneminden kalan eser bulunuyor. Bu yapılar, ziyaretçilere hem bölgenin tarihini hem de kültürel dokusunu yakından tanıma fırsatı veriyor.
Hazar Denizi’nden çıkan taze balıkların sunulduğu lokantalar, Türkmenbaşı mutfağının en bilinen durakları arasında. Gutab, kakmaç, Türkmen pilavı ve doğrama gibi yöresel tatlar gastronomi meraklıları için unutulmaz deneyimler sunuyor. Lokantalarda Türkmen müziği eşliğinde Türk şarkılarının da çalınması, şehrin samimi ve sıcak atmosferini güçlendiriyor.
Turistik bir cazibe merkezi
Tarihî mirası, kültürel çeşitliliği, stratejik önemi ve zengin mutfağı ile Türkmenbaşı, Hazar kıyısında mutlaka görülmesi gereken şehirlerden biri olarak öne çıkıyor. Hem geçmişin izlerini taşıyan yapıları hem de modern lojistik ağlarıyla ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor.