İstanbul siluetinin vazgeçilmez yapısı Galata Kulesi, yüzyıllardır sadece taş bir kule değil; aynı zamanda bir gözlem, iletişim ve ilham noktası olarak şehrin kültürel belleğinde özel bir yer tutuyor. Doğu Roma döneminden Osmanlı'ya, Cenevizlilerden Cumhuriyet'e uzanan köklü tarihi boyunca defalarca onarılan, işlevi değişen ve yenilenen kule, bugün ise geçmiş ile gelecek arasında bir köprü olarak varlığını sürdürüyor.
Tarihin içinden göğe doğru: Galata Kulesi’nin yolculuğu
MS 507-508 yıllarında Bizans İmparatoru Justinianos tarafından inşa edildiği öne sürülen Galata Kulesi, 1348’de Cenevizlilerce yeniden inşa edilerek bugünkü temelini kazandı. Asırlık kule, yüzyıllar boyunca gözlem yeri, zindan, yangın gözetleme noktası ve haberleşme merkezi olarak kullanıldı.
1509’daki büyük İstanbul depreminden sonra mimar Murad bin Hayreddin tarafından yeniden inşa edilen kule, Kanuni Sultan Süleyman döneminde zindan olarak kullanıldı. Hezarfen Ahmed Çelebi’nin 17. yüzyılda buradan gerçekleştirdiği efsanevi uçuş ise, kuleyi yalnızca bir mimari yapı olmaktan çıkararak bir hayal ve cesaret simgesine dönüştürdü.
1831’deki yangın sonrası II. Mahmut’un Ampir tarzındaki müdahalesiyle bugünkü silueti büyük ölçüde şekillenen Galata Kulesi, son olarak 1967 ve 2020 yıllarında kapsamlı restorasyonlarla yeniden hayat buldu. Bugün müze olarak hizmet veren kule, sosyal ve kültürel etkinliklerle ziyaretçilerine geçmişle gelecek arasında eşsiz bir deneyim sunuyor.
Hezarfen’den uzaya: Aynı ruhla açılan kapı
Galata Kulesi, bu tarihi derinliğini ve sembolik gücünü bir kez daha ortaya koyarak önemli bir kültürel etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müzecilik vizyonuyla düzenlenen “Hezârfen'den Beri Aynı Ruhla” adlı sergi, Türkiye’nin havacılık serüvenini geçmişten bugüne taşırken, ziyaretçilere ilham dolu bir anlatı sunuyor.
Serginin açılışında konuşan Türkiye’nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı, Galata Kulesi’nin tarihî bağlamına vurgu yaparak, “Bu yapı yalnızca bir taş yığını değil, köklerimizden göklere uzanan bir mirasın sembolüdür. Hezarfen’in uçuşa geçtiği bu yerden bugün uzaya uzanan bir hayalin izini sürüyoruz,” ifadelerini kullandı.
Galata Kulesi Müzesi Müdürü Murat Bozcu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen açılış töreninde, Gezeravcı’ya kule anahtarının takdim edilmesi de simgesel bir anlam taşıdı. Sergide; İsmail Cevheri, Hezarfen Ahmed Çelebi, Lagari Hasan Çelebi, Vecihi Hürkuş, Sabiha Gökçen ve Alper Gezeravcı gibi Türk havacılık tarihinin mihenk taşlarına dair görseller ve bilgi panoları yer alıyor. Ayrıca Türk savunma sanayisinin yerli ve milli hava araçlarına dair özel bir bölüm de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Tarih, ilham ve gelecek aynı çatı altında
"Hezârfen'den Beri Aynı Ruhla" sergisi, Galata Kulesi’nin üçüncü katında 1 Ekim'e kadar ziyaret edilebilecek. Bu özel sergi, geçmişte gökyüzüne yönelmiş cesur hayallerin, bugün nasıl gerçeğe dönüştüğünü gösteren bir ilham hikâyesi sunuyor. Galata Kulesi ise, bir kez daha sadece geçmişi temsil eden bir yapı değil; geleceği kucaklayan bir kültür merkezi olarak İstanbul’un kalbinde yaşamaya devam ediyor.