Dünya prömiyerini Venedik'te gerçekleştiren ve adını Dante'nin ölümsüz eserinden alan "İlahi Komedya", sansürle mücadele eden bir yönetmenin son filmini tamamlama çabasını ironik bir dille beyazperdeye taşıyor. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu'ndaki gösterimin ardından konuşan Asgari, esin kaynağının sıradan bir kelimenin arkasındaki devasa güç olduğunu belirtti: "Hayır kelimesinin gücü."
Asgari, filmin temel motivasyonunu, engellere karşı durmanın ve "hayır" diyerek adeta cehennemden cennete giden yolu aydınlatmanın gücünü gösterme arzusuyla açıkladı. Dante'nin trajediyi komedi formunda anlatma yaklaşımını modern bir ironi süzgecinden geçirdiğini vurgulayan yönetmen, "İlahi Komedya aslında trajediyi, komedi tarzında anlatan bir kitaptır; ben de bunu referans aldım" dedi.
Gerçek Hayatın Kendisi Bir Komedi: İran Sinemasının İronik Çıkmazı
İran’daki gerçeklik algısına dair sorulan bir soruya Ali Asgari’nin yanıtı, ülkedeki sanat ortamının çarpıcı bir özetini sundu: "İran’da gerçek hayat ile komedi arasında bir fark yok."
Yönetmen, filmi ülkesi dışında çekmek istememesine rağmen, eserini İran'da gösterebilmek için izin alamadıklarını ifade etti. Önceki filmleri nedeniyle yönetimle yaşadığı zorlukları hatırlatan Asgari, sansüre rağmen İranlı sinemaseverlerin filmlere ulaşma yollarını bulduğunu çarpıcı bir örnekle dile getirdi: "Bu tür filmler, kütüphanelerde ve kafelerde izlenebiliyor."
Asgari’nin sinema kültürüne dair en dikkat çekici tespiti ise, Türk sinemasının uluslararası yankısını gözler önüne serdi: "İran’da çok bilinçli bir film izleyicisi var. Nuri Bilge Ceylan, İran’da belki Türkiye’den daha fazla tanınıyor." Bu, kültürel sınırların sinema aracılığıyla nasıl silindiğinin bir kanıtıydı.
Kültürel Köprüler ve Türkçe Diyaloglar
"İlahi Komedya"daki Türkçe diyalogların varlığına da açıklık getiren yönetmen, bunu kültürel yakınlıkla ve kişisel deneyimleriyle ilişkilendirdi. Filmi Türk senarist Behram ile birlikte yazdığını ve senaryonun ortak deneyimlerinden doğduğunu belirten Asgari, İran’daki yaklaşık 50 milyonluk Türk nüfusuna rağmen Türkçe bir filmin yayımlanmasının zorluğuna dikkat çekerek, filmin bu yönünün aynı zamanda bir kültürel direniş ve bağ kurma çabası olduğunu da ima etti. Asgari'ye göre, İran kültürü, hiçbir sansür mekanizmasının engelleyemeyeceği kadar köklü ve güçlü. Bu açıklama, sansürün sadece bir kısıtlama değil, aynı zamanda yaratıcılığı tetikleyen bir ironi kaynağı olduğunun da altını çizdi.