Henüz 18 yaşında, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında gerçekleştirdiği paraşüt atlayışı sırasında yaşanan kazada hayatını kaybeden Eribe Kartal Hürkuş, Türk havacılık tarihine ilk kadın hava şehidi olarak geçti. 30 Ekim 1936'da hayata veda eden Eribe, gökyüzüne uzanan hayallerini paraşütüyle değil, hatırasıyla gerçekleştirdi.
Vecihi Hürkuş’un manevi kızıydı
Kurtuluş Savaşı’nda anne ve babasını yitiren Eribe, havacılığın öncüsü Vecihi Hürkuş tarafından büyütüldü. Onun yanında yetişen genç kız, Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’nde pilotluk eğitimi aldı. Eribe dayısına “baba”, Vecihi Bey ise ona “kızım” diye hitap ediyordu. Bu bağ, gökyüzüne olan tutkularını da birbirine bağladı.
1936 yılındaki Cumhuriyet Bayramı törenlerine özel olarak hazırlanan havacılık gösterilerinde yer almak isteyen Eribe, paraşütle atlama arzusunu Vecihi Bey’e iletti. Önce izin vermeyen Vecihi Hürkuş, dönemin Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca’nın da teşvikiyle onay verdi. Ancak 29 Ekim sabahı gerçekleşen atlayışta paraşüt açılmadı. Ağır yaralanan Eribe, hastanede yaşamını yitirdi.
Mezar taşı molozların arasından çıkarıldı
Cebeci Askeri Şehitliği’ne defnedilen Eribe Hürkuş’un mezar taşı, 2007 yılında mezarın yenilenmesi sırasında zarar gördü ve molozların arasına atıldı. Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı Av. Bahadır Gürer ve arkadaşlarının girişimleriyle taş bulundu, kurtarıldı ve İstanbul’a getirildi.
Yıldızın anısı müzede yaşayacak
Onarılan ve koruma altına alınan 71 yıllık mezar taşı, şu anda dernek binasında sergileniyor. Gürer, taşı “canlı bir tarih” olarak nitelendiriyor ve “Bu hikayesi olan bir taş, yalnızca mezarlık taşı değil; bir dönemin, bir idealin, bir kaybın sembolü” diyor. Taşın üzerinde, arkadaşı Sait Bayav’ın yazdığı şu dizeler yer alıyor:
“Ziyaretçi! Dur. Burada, gömdüler bir yıldızı.
Burada Eribe yatar, göklerin ilk Türk kızı.”
Vecihi Hürkuş Müzesi kurulması için sponsor desteği bekleniyor. Dernek, Eribe Kartal Hürkuş’un bu özel hatırasını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için çalışmalarını sürdürüyor. Gürer, hem müzenin hem de hikâyenin duyurulması adına kamuoyunu ve destekçileri harekete geçmeye çağırıyor.