İstanbul, Eylül 2025 itibarıyla bir kez daha çağdaş sanatın küresel sahnesine ev sahipliği yapıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 1987’den bu yana düzenlenen İstanbul Bienali’nin 18’incisi, bu yıl “Üç Ayaklı Kedi” başlığı altında ziyaretçilerini karşılıyor. Üstelik bu bienal, yalnızca birkaç ayla sınırlı kalmayacak; üç yıla yayılan benzersiz bir sanat yolculuğu başlatıyor.
Küratörlüğünü Christine Tohmé’nin üstlendiği bienal, 20 Eylül - 23 Kasım 2025 tarihleri arasında Beyoğlu-Karaköy hattında yer alan sekiz farklı mekânda, 47 sanatçının eserlerini ücretsiz olarak sanatseverlerle buluşturacak. Bienalin ilk ayağı, “kendini koruma” ve “gelecek tahayyülü” gibi temaları işlerken, 2026’da akademik ve topluluk tabanlı programlara, 2027’de ise kapanış sergilerine ve atölyelere evrilecek.
sanatın ayak izleri: galata’dan karaköy’e uzanan bir keşif haritası
Galata Rum İlköğretim Okulu, Zihni Han, Muradiye Han, Galeri 77, Koni Fabrikası, Meclis-i Mebusan 35, Eski Fransız Yetimhanesi Bahçesi ve Elhamra Han; bienalin bu yılki rotasında iz bırakan mekânlar arasında. Bu alanlar sadece sanatın sergilendiği yerler değil, aynı zamanda İstanbul’un kültürel belleğini yansıtan tarihi yapılar olarak da dikkat çekiyor.
Sanatçılar, küratör Tohmé'nin özenle yürüttüğü bir araştırma süreci sonunda seçildi. Atölye ziyaretleri, birebir görüşmeler ve açık çağrı aracılığıyla belirlenen katılımcılar, yerel ve küresel meseleleri benzersiz sanatsal anlatımlarla ifade ediyor.
sanat ve toplum arasında köprü kuran eserler
Zihni Han’da sergilenecek Selma Selman’ın “Motherboards” isimli çalışması, ailesiyle birlikte yürüttüğü geri dönüşüm işine sanatsal bir saygı duruşu niteliğinde. İstanbul Modern’de gösterilecek bu performans, elektronik atıklardan altın çıkarma sürecini sahneye taşıyarak, değer ve sömürü kavramlarına farklı bir perspektif kazandırıyor.
Alex Baczyński-Jenkins’in “Untitled (Holding Horizon)” adlı performansı ise Arter’in Karbon alanında izleyiciyle buluşacak. Rave partilerden cenazelere uzanan duygusal geçişlerle örülü bu dans gösterisi, queer birliktelik ve hafıza üzerine düşündürüyor.
Bir diğer çarpıcı performans, Ahmad Ghossein imzalı “So your heart aches, huh? or The Pit”, Lübnan’daki sosyo-politik çöküşe bireysel bir bakış getiriyor. Hormonlar üzerinden mutluluğun peşine düşen bu performans, bireysel acılarla toplumsal sorunları aynı sahnede buluşturuyor.
filmler, DJ setleri ve kamusal programlarla dolu bir açılış haftası
Bienalin açılış haftası sadece sergilerle sınırlı değil. Film gösterimleri, canlı performanslar ve DJ setleriyle dinamik bir atmosfer sunulacak. Maxime Hourani, Samar Al Summary, Lawrence Abu Hamdan ve Suneil Sanzgiri gibi isimlerin filmleri, tarihsel hafızayla günümüz meselelerini harmanlıyor.
Ayrıca, bienalin kamusal alanı olarak tasarlanan Zihni Han 2. Kat, kitaplık, buluşmalar, atölyeler ve ziyaretçi etkinliklerine açık bir alan olarak işlev görecek. Katılmak isteyenler, etkinlik önerilerini doğrudan bienal ekibine iletebilecek.
çocuklar için bienal: optigull ve pesigull yeniden sahnede
Koç Holding’in desteğiyle hazırlanan çocuk ve gençlik programı, Galata Rum İlköğretim Okulu’nda PACE Kids Sanat Merkezi iş birliğiyle yürütülüyor. Bu yıl, çocukların çok sevdiği martı karakterleri Optigull ve Pesigull, Kayıp Sesler Haritası adlı yepyeni maceralarıyla bienalde geri dönüyor. Kitap, Ekim ayında ücretsiz olarak temin edilebilecek.
rehberli turlar ve erişilebilir sanat deneyimi
Rehberli turlar, bienali daha yakından keşfetmek isteyenler için ideal bir deneyim sunuyor. Galata Rum İlköğretim Okulu ve Zihni Han başta olmak üzere tekli ve çoklu mekân rotalarıyla planlanan turlar, profesyonel eğitmenler eşliğinde gerçekleştirilecek. Öğrenciler, mülteciler ve özel ihtiyaçları olan bireyler için de erişilebilir tur programları düzenlenmiş durumda.
iksv: sanatın her kesime ulaşması için sürdürülebilir adımlar atıyor
İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, bienalin açılışında yaptığı konuşmada, İstanbul Bienali’nin sadece bir sergi değil; düşünce üretimi, sanatsal çeşitlilik ve kültürel etkileşim için çok katmanlı bir platform olduğunu vurguladı. Sanatın geniş kitlelerle buluşması için tüm etkinliklerin ücretsiz sunulması da bu vizyonun önemli bir parçası.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç ise, kültürel sürekliliğin sosyal sorumluluk bilincinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. Koç Holding’in 2007–2036 yılları arasında ana sponsorluğunu sürdürmesi, bu vizyonun uzun vadeli bir taahhüt olduğunu gösteriyor.
bir sanat manifestosu olarak üç ayaklı kedi
Christine Tohmé’nin kurguladığı bienal, yalnızca eserlerle değil, aynı zamanda bir felsefe ve yaşam biçimiyle de izleyiciye ulaşıyor. “Üç Ayaklı Kedi” metaforu, eksiklikler içinde direnç göstermeyi, istikrarsızlık içinde yeni yollar bulmayı ve alışılmadık perspektiflerden bakmayı teşvik ediyor.
Bu yönüyle 18. İstanbul Bienali, sadece İstanbul’un değil, tüm dünyanın geleceğe dair sanatsal bir düşünme alanı sunuyor.
📍Ziyaret Bilgileri:
Tarih: 20 Eylül – 23 Kasım 2025
Saat: 10.00 – 18.00 (Pazartesi hariç)
Yer: Beyoğlu-Karaköy hattındaki 8 mekân
Ücret: Ücretsiz