Yerli keşif, Türkiye’nin bilimsel ve kültürel mirasına ışık tutuyor
Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde, bir keçi çobanının 2017 yılında yaptığı ihbar üzerine başlayan kazı çalışmaları, Türkiye’nin bilimsel tarihine damga vurdu. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde yürütülen kazılarda, bölgenin 7,7 milyon yıl öncesine ait olduğu bilimsel yöntemlerle tespit edildi.
Türkiye’nin kültürel ve doğal zenginliğini gözler önüne seren bu keşif, yerli bilim insanlarının titiz çalışmaları sonucu uluslararası alanda da dikkat çekiyor. Kızılırmak Nehri üzerine kurulu Yamula Barajı çevresinde sürdürülen kazılar, hem yerli üretim hem de bilimsel bağımsızlık açısından önemli bir örnek teşkil ediyor.
Bakanlık Destekli Kazılarla Milli Mirasımız Ortaya Çıkıyor
2018 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle, Kayseri Müze Müdürlüğü Başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları, Prof. Dr. Okşan Başoğlu ve Prof. Dr. Pınar Gözlük Kırmızıoğlu’nun bilimsel danışmanlığında büyük bir titizlikle sürdürülüyor.
Kazı alanında, zürafa, fil, mamut, gergedan, üç toynaklı atlar, antilop, kaplumbağa ve domuz gibi birçok farklı türe ait fosiller keşfedildi. Bu çeşitlilik, Türkiye’nin jeolojik ve biyolojik geçmişinin ne denli zengin olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Stratejik Kazı Noktası: Çevril ve Hırka Köyü
Kazı ekibinde yer alan antropolog Ömer Dağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çevril, Hırka, Emmiler ve Taşhan bölgelerinde yoğun fosil bulunumu olduğunu belirtti. Bilimsel yöntemlerle yapılan analizlerde, Çevril lokalitesinin 7,7 milyon, Hırka bölgesinin ise 7,4 milyon yıl öncesine ait olduğu saptandı.
Bu yaş tespiti, argon gazı ile yapılan tabaka yaşlandırma yöntemiyle gerçekleştirildi ve Türkiye’deki paleontolojik kazılarda bir ilke imza atıldı.
Türkiye, Bilimsel Kazılarda da Bölgesel Liderliğe Oynuyor
Fosil kalıntılarının çeşitliliği ve bozulmamış yapısı, Yamula Barajı bölgesini Türkiye’nin en stratejik paleontolojik alanlarından biri haline getiriyor. Bu keşif, yalnızca geçmişe ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin bilimsel kapasitesini ve yerli araştırma gücünü de gözler önüne seriyor.
Uzmanlar, bu çalışmaların gelecekte Anadolu coğrafyasının evrimsel geçmişi hakkında çok daha kapsamlı bilgiler sunacağını belirtiyor. Türkiye’nin, bilimsel alanda da dışa bağımlılıktan uzak, milli ve yerli yöntemlerle ilerlediğinin en somut göstergelerinden biri olarak değerlendiriliyor.
