12 Eylül’de vizyona girecek olan Tehlikeli Bölge (Dark Territory), izleyiciyi hem geçmişe hem de bilinmeyene sürüklüyor. Film, Kurtuluş Savaşı’nın en kritik anlarından biri olan Büyük Taarruz öncesinde geçen olağanüstü bir hikâyeyi, sıra dışı bir kurgu ile sinema perdesine taşıyor. Ancak bu kez, düşman yalnızca insan değil…
Yönetmenliğini ve senaristliğini Ramazan Ekmekçi’nin üstlendiği bu yapım, tarihi olayları sadece dramatize etmekle kalmıyor; aynı zamanda gerçeklikle kurgu arasındaki çizgiyi ustalıkla bulanıklaştırarak seyirciye çarpıcı bir deneyim sunuyor. Yapımcılığını ise Serkan Semiz üstleniyor.
görev emri: bilinmeyene yürüyüş
Film, Büyük Taarruz’a üç gün kala, Başkomutan Mustafa Kemal tarafından verilen son derece gizli bir emirle başlıyor. Anadolu’nun dört bir yanından gelen askerler, cephe gerisinde önemli bir keşif görevine çıkıyor. Ancak bu görev, alışılmış savaş risklerinin çok ötesinde tehditler barındırıyor. Bir anda karşılarına çıkan tanımlanamayan bir uzaylı tehdidi, olayların seyrini kökten değiştiriyor.
Başlangıçta düşman birliklerinden kaçan küçük bir askeri tim, kendilerini dünyaya düşen bir uzay gemisinin ve içindeki bilinmeyen varlıkların ortasında buluyor. Bu noktadan itibaren film, klasik bir savaş hikayesinden çıkarak, yüksek tempolu bir bilimkurgu gerilimine evriliyor.
ilklerin filmi: türkiye’de bir ilke imza atılıyor
Tehlikeli Bölge, Türk sinemasında ilk kez bir dönem filmine bilim kurgu öğeleri ekleyen yapım olarak sinema tarihine geçiyor. Yalnızca savaşın fiziksel boyutuna değil, insan psikolojisine de odaklanan film, karakterlerin korkularını, umutlarını ve birbirleriyle yaşadıkları çatışmaları başarıyla aktarıyor.
Bu özgün kurgunun merkezinde yer alan oyuncu kadrosu da oldukça dikkat çekici: Kadir Parlak, Hasan Şenbayrak, Ozan Turan, Aykut Yavuz, Sevim Oyar, Seyfi Azrak ve Abdurrahim Demir, izleyiciyi karakterlerin iç dünyasına derinlemesine çeken performanslarıyla öne çıkıyor.
çifte cephe: hem insan hem bilinmeyenle mücadele
Film boyunca izleyici, askerlerin yalnızca düşman askerleriyle değil, aynı zamanda tanımlanamayan yaratıklarla da mücadele ettiklerine tanıklık ediyor. İlk başta vahşi hayvanlar zannedilen bu varlıklar, zamanla ölümcül bir istilanın parçası haline geliyor.
İki cephede birden savaşan askerlerin hayatta kalma çabası, sadece fiziksel değil, zihinsel ve duygusal bir savaşa da dönüşüyor. Bu yönüyle Tehlikeli Bölge, klasik savaş filmlerinin ötesine geçerek türler arası bir anlatım dili kuruyor.
uluslararası vizyon: yerelden evrensele uzanan bir adım
Yapımcı Serkan Semiz, filmin yalnızca yerel sinemaya değil, Türkiye’nin yaratıcı endüstrisine global arenada bir kapı açmasını hedefliyor. “Bu filmle geçmişi ve geleceği bir araya getirerek Türk sinemasının potansiyelini tüm dünyaya göstermek istiyoruz” diyen Semiz, Tehlikeli Bölge’nin festival sürecine ve uluslararası pazarlara da taşınacağını belirtiyor.
