İznik’te yaşayan dört çocuk babası Ali Topkara, henüz 13 yaşındayken anne ve babasının yönlendirmesiyle bir yorgan ustasının yanında çırak olarak mesleğe adım attı. Uzun yıllar süren çıraklık ve kalfalık döneminin ardından 1980 yılında kendi dükkânını açtı.
“Bu iş sabır ister, sabretmeyen yapamaz” diyen Topkara, yün yorgan, yastık ve yatak dikmeye bugün hâlâ devam ediyor.
Artık arkadan gelen yok
El emeği göz nuru yorganların rağbet gördüğü yıllarda birkaç kişiyle birlikte çalıştığını söyleyen Topkara, günümüzde talebin yok denecek kadar azaldığını dile getiriyor. En büyük sıkıntısının çırak bulamamak olduğunu vurgulayan usta yorgancı şöyle konuşuyor:
“Bu işi sabredemeyen yapamaz. Şimdi arkadan gelen yok, bir çocuk al buraya, durduramazsın imkânı yok. Gençler bu işe ilgi göstermiyor.”
Kültür yok oluyor, meslekler tükeniyor
Topkara’ya göre sadece yorgancılık değil; terzilik, tamircilik gibi birçok zanaat da çırak bulunamadığı için tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Usta, içinde bulunduğu durumu üzülerek şöyle özetliyor:
“Bu mesleğin yavaş yavaş ölüyor olmasına üzülüyorum. Bu insanlar neyle yatacak, neyle kalkacak? Kültür yok oluyor işte. Bütün meslek dalları bitiyor.”
Yurt dışında kıymeti biliniyor, bizde bilinmiyor
Yorganlarının yurt dışında ilgi gördüğünü, ancak Türkiye’de aynı değeri bulamadığını dile getiren Ali Topkara, bu geleneğin yaşaması için devlet desteği gerektiğini savunuyor:
“Devlet el atarsa, bir yer açar, çırak yetişir, bu iş yürür. Ama devlet buna sahip çıkmazsa bu da yarın ölecek. Biz zaten son kuşağız. Ondan sonra yok.”
Son usta, son nefes
Ali Usta, artık mesleğinin son temsilcilerinden biri olduğunu ve ardında kimse kalmadığını üzülerek dile getiriyor. 59 yılını verdiği bu zanaatın sonuna yaklaşıyor olmanın burukluğunu yaşıyor. Kültür ve el sanatları adına bir çağrıda bulunan Topkara, “Bu değerler elimizden kayıp gitmeden sahip çıkmalıyız” diyor.