Yeni Birlik Gazetesi
Yeni Birlik Gazetesi Kültür Sanat Mimarların Pir’i, zamanın ustası: Mimar Sinan ölüm yıl dönümünde anılıyor

Mimarların Pir’i, zamanın ustası: Mimar Sinan ölüm yıl dönümünde anılıyor

Klasik Osmanlı mimarisini zirveye taşıyan Mimar Sinan, hem eserleriyle hem kazandırdığı kavramlarla Türk mimarisinin dilini köklü biçimde dönüştürdü.

1490’da Kayseri Ağırnas’ta doğan Sinan, yeniçeri ocağında başladığı yolculuğunu, klasik Osmanlı mimarisinin kurucusu olarak tamamladı. Kanuni Sultan Süleyman ve haleflerinin hizmetinde, 49 yıl süren mimarbaşılık görevi süresince yalnızca eser inşa etmedi; bir mimarlık dili, yöntemi ve felsefesi geliştirdi.

Çıraklıktan ustalığa

Mimar Sinan’ın kendi tabiriyle üç büyük eseri onun mesleki gelişiminin kilometre taşlarıdır:

Şehzade Camii (çıraklık)

Süleymaniye Camii (kalfalık)

Selimiye Camii (ustalık)

Bu üç yapı yalnızca birer anıt değil, aynı zamanda merkezî plan, dört destekli kubbe yapısı, aydınlık mekân anlayışı, yatay-düşey denge, yapı içi ışık organizasyonu ve prizmatik-küresel hacim dengesi gibi mimari kavramların hayata geçirildiği özgün örneklerdir.

Mimar Sinan sadece inşa eden değil, aynı zamanda mimarlık üzerine düşünen ve yazan bir sanatçıdır. Onun mimariye kazandırdığı ve literatürde yer bulan temel kavramlardan bazıları şunlardır:

Kubbe-mekân bütünlüğü: Kubbenin sadece örtü değil, iç mekânın organizasyonunu belirleyen merkezî bir unsur olarak kurgulanması.

Taşıyıcı sistem zarafeti: Yapının taşıyıcı öğelerinin (fil ayakları, kemerler) iç mimaride estetik öğeye dönüşmesi.

İskelet mimari: Duvarın taşıyıcı olmaktan çıkarılması; pencerelerle delinen yüzeylerin içeri ışık ve ritim taşıyan bir düzene oturtulması.

Kütle-kompozisyon uyumu: Dış cephede minare, kubbe ve revakların oran ve ritim içinde bir kütle estetiği oluşturması.

Uçan payanda ve köşe kulesi uyumları: Özellikle Selimiye'de kubbe çevresindeki düşey hatların mimaride dramatik bir denge yaratması.

Revaklı cephe kurgusu: Caminin çevresine sivil mimari duyarlılığıyla yerleştirilmiş narin revaklar.

Minare-merkez dengesi: Dörtlü minare uygulamasının ilk kez plan bütünlüğü içinde kullanılmasını sağlaması (Selimiye).

Bu kavramlar sadece teknik değil, bir medeniyet estetiğinin taşıyıcıları olarak Sinan'la birlikte literatüre kazandırılmıştır.

Mimar Sinan’ın ardından gelen mimarlar —özellikle öğrencileri olan Davud Ağa ve Sedefkâr Mehmed Ağa gibi isimler— onun kurduğu mimari kurguyu sürdüren bir “Sinan Okulu”nun temsilcileri olmuşlardır.

Dünya mimarlığında Sinan etkisi

Mimar Sinan’ın adı sadece Osmanlı şehirlerinde değil, dünya mimarlık sahnesinde de yankı bulmuştur. Le Corbusier, onun yapılarındaki fonksiyonel sadelik ve yapısal ahenk” anlayışını modernizmin öncüsü olarak tanımlar. Frank Lloyd Wright ise Selimiye’yi “insan eliyle inşa edilmiş en dengeli yapı” olarak nitelendirir.

Amerikalı yazar V. da Osa’nın yazdığı “Sinan: The Turkish Michelangelo” adlı roman (1982), onun mimarlık dünyasındaki efsanevi yerini Batı’da da vurgular.

Son nefesine kadar sanatla

1588’de İstanbul’da vefat eden Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’nin avlusunda, mütevazı türbesinde yatmaktadır. Mezarının üzerine kazınan kendi mührü her şeyi özetler:

"el-fakîrü’l-hakîr Sinan, sermi‘mârân-ı Hâssa."
(Yani: Aciz ve miskin kul Sinan, sarayın baş mimarı.)

17 Temmuz 1588’de vefat eden Mimar Sinan, taşla zamanı şekillendiren dehası ve gökyüzüne uzanan mimarisiyle yüzyıllardır anılıyor. Geride 350’den fazla eser, bir mimari dil, evrensel geçerliliğe sahip kavramlar ve taşa kazınmış bir medeniyet anlayışı bıraktı.