Yönetmenliğini ödüllü sinemacı Tayfun Belet’in üstlendiği film, Sertel çiftinin özgürlük, basın ve düşünce alanındaki mücadelesini, kişisel bir hafıza yolculuğu üzerinden ele alıyor. Yaklaşık üç yıllık yoğun bir çalışmanın ürünü olan belgesel, yalnızca bir biyografi değil; bastırılmış belleğin izinde, Türkiye'nin yakın tarihine dair derinlikli bir anlatı sunuyor.
Aile sırrından toplumsal belleğe: Nur Deriş’in izinde bir keşif
Belgeselin merkezinde, Sabiha Sertel’in ikinci kuşak yeğeni Nur Deriş’in kendi ailesine dair bir sır perdesini araladığı kişisel yolculuk yer alıyor. Deriş’in, Sabiha Sertel’in hikâyesiyle tanışması, bir bireyin aile geçmişinden ulusal belleğe uzanan sorgulayıcı bir sürece dönüşüyor. Film, “Roman Gibi” kitabından ilhamla, bu unutulmuş hayatların neden yıllarca gizli tutulduğunu sorgularken, dönemin siyasal ve toplumsal yapısını da arka plana taşıyor.
Alanında uzman isimlerle derinleşen anlatı
Roman Gibi belgeselinde, Sertel ailesine ve dönemin ruhuna tanıklık eden birçok önemli ismin görüşleri de yer alıyor. Aralarında yazar ve akademisyen Gündüz Vassaf, Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali, gazeteci Emine Uşaklıgil, yazar Korhan Atay, TGC eski başkanı Turgay Olcayto, tarihçi Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan, gazeteci Oya Baydar, yazar İbrahim Metin, gazeteci Serpil Eryılmaz ve akademisyen Barış Çatal gibi isimlerin bulunduğu bu anlatılar, belgeselin tarihsel ve duygusal derinliğini artırıyor. Filmin müzikleri ise besteci Ömer Oral imzası taşıyor.
Serteller’in mirası: Özgürlük, mücadele ve vicdan
Zekeriya ve Sabiha Sertel çifti, Türkiye’nin çok sesliliğe en fazla ihtiyaç duyduğu dönemlerde düşünce ve ifade özgürlüğünün en güçlü savunucularından olmuş, bu uğurda büyük bedeller ödemişti. Film, yalnızca onların değil; susturulmuş, unutulmuş, inkâr edilmiş tüm hayatların sesi olmayı hedefliyor.
“Roman Gibi”, kişisel bir keşfin nasıl kamusal bir belleğe dönüştüğünü etkileyici bir görsel anlatımla ortaya koyarken, bugünün gazetecilik ve ifade özgürlüğü tartışmalarına da çarpıcı bir perspektif sunuyor. Film, izleyicisini şu sorularla baş başa bırakıyor: Hatırlamak mı daha zor, yoksa unutmak mı? Asıl olan, hatırlamayı unutmamak mı?
Sinopsis
Selanik’te başlayan aşk ve mücadele dolu hayatlarıyla Sabiha ve Zekeriya Sertel, Türkiye’nin zorlayıcı dönemlerinde demokrasi ve özgürlük için seslerini yükselten iki cesur gazetecidir. Sabiha Sertel’in ismi, ölümünden sonra ailesi tarafından yıllarca gizlenir. Ta ki yeğeni Nur Deriş, “Roman Gibi” kitabıyla onun hikâyesini keşfedene kadar. Bu keşif, bir aile sırrından çok daha fazlasını ortaya çıkarır: Susturulmuş bir kuşağın sesi, bastırılmış bir dönemin izleri ve kişisel belleğin toplumsal hafızaya dönüşen hikâyesi.
