Topkapı Sarayı Harem Dairesi'nde yer alan ve karaağaların yaşam alanı olan "Karaağalar Koğuşu", restorasyonun tamamlanmasıyla tarihte ilk kez ziyarete açıldı. Osmanlı saray protokolünde sadrazamdan sonra gelen bu önemli görevlilerin mekânı, üç katlı yapısıyla dikkat çekiyor.
4. Mehmed döneminden günümüze uzanan tarih
Koğuş, 1665 yılındaki büyük Harem yangınından sonra 4. Mehmed döneminde yeniden inşa edildi. Mimarisi, çinileri, kalem işleri ve Edirnekari dolaplarıyla klasik Osmanlı üslubunun özgün bir temsilini sunuyor.
Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, restorasyonun özgün malzemelere sadık kalınarak ve uzman ekiplerin katkısıyla tamamlandığını vurguladı. Yapı, konservasyon süreciyle birlikte döneme ait eşyalar ve balmumu heykellerle ziyaretçiye zengin bir anlatım sunuyor.
Saray hayatının sessiz tanıkları: Karaağalar
Sudan, Somali ve Etiyopya kökenli "karaağalar", harem güvenliğinden sorumlu önemli görevlilerdi. Genç yaşta saraya alınarak eğitilen bu kişiler, zamanla devlet protokolünün üst sıralarına kadar yükseliyordu. Mekke ve Medine vakıflarının yönetiminde de görev almaları, onları saray dışı dünyada da etkili kılıyordu.
Harem’de yeni dönem: Ziyaret alanları artıyor
Dr. Yıldız, Harem’deki restorasyon çalışmalarının devam ettiğini belirterek, yakın zamanda "Cüceler Koğuşu" ve "Kadın Efendiler Daireleri"nin de ziyarete açılacağını açıkladı. Hedef, Harem’in tamamını kültürel miras ziyaretine kazandırmak.
Karaağalar Koğuşu’nda sergilenen objeler, balmumu figürlerle desteklenen sahneler, arşiv görselleri ve döneme ait yaşam unsurları ile ziyaretçilere yalnızca bir mimari yapı değil, aynı zamanda Osmanlı sarayının sosyal yapısı da sunuluyor.