1906 yılında Mısır’ın Asyût vilayetine bağlı Mûşâ köyünde dünyaya gelen Seyyid Kutub, küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i hıfzetti. Dinî ilimler üzerine aldığı eğitimin yanı sıra, edebiyat ve siyasetle de yakından ilgilendi. Kahire Dâru’l-Ulûm Fakültesi’nden mezun olduktan sonra edebiyat çevrelerinde hızla tanındı. Abbas Mahmud el-Akkad gibi önemli isimlerden etkilenen Kutub’un ilk eserleri şiir, hikâye ve eleştiri türlerinde yoğunlaştı.
1948’de eğitim araştırmaları yapmak üzere gönderildiği ABD seyahati, Kutub’un dünya görüşünde köklü bir değişime yol açtı. Batı medeniyetini yakından tanıma fırsatı bulan Kutub, bu tecrübeyi "modern câhiliye" eleştirisinin temel kaynağı haline getirdi. 1950'de ülkesine döndüğünde, Batı sistemlerine yönelik açık bir muhalefet geliştirdi.
İslam’da sosyal adalet ve fikri dönüşüm
1950’li yıllarda kaleme aldığı “İslam’da Sosyal Adalet” adlı eseri, yalnızca Mısır’da değil tüm İslam coğrafyasında ses getirdi. Bu eser, Kutub’un yalnızca bir edebiyatçı değil, aynı zamanda derinlikli bir düşünür ve toplum eleştirmeni olduğunu ortaya koydu. Ardından gelen “Fi Zılali’l-Kur’an” tefsiri ise onu İslami düşüncenin özgün seslerinden biri haline getirdi.
İhvan-ı Müslimîn ve mücadelenin zirvesi
1952’den itibaren Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvân-ı Müslimîn) ile yakın ilişkiler kuran Kutub, teşkilatın yayın organlarında aktif rol aldı. 1954’te Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnâsır’a düzenlenen suikast girişiminin ardından tutuklanarak 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu süreçte yazdığı eserlerde hâkimiyet, câhiliye ve cihad gibi kavramlar, İslami bir toplum modelinin temelini oluşturdu.
1964 yılında tahliye edilen Seyyid Kutub, kısa süre sonra en çok ses getiren eseri “Mealim fi’t-Tarik” (Yoldaki İşaretler)'i kaleme aldı. Eserde Kutub, İslam toplumunun yeniden inşası için bir yol haritası sundu. Ancak bu kitap, aynı zamanda Mısır yönetimi tarafından tehdit olarak algılandı. 1965’te tekrar tutuklanan Kutub, 29 Ağustos 1966’da idam edildi.
Kutubçuluk ve etkileri
Seyyid Kutub’un düşünceleri, onun vefatından sonra “Kutubçuluk” adıyla anılmaya başlandı. İslam dünyasında selefi, radikal ya da reformist çizgideki pek çok yapı üzerinde derin etkiler bırakan bu fikirler; özellikle adalet, özgürlük ve zulme karşı duruş gibi temalar etrafında şekillendi.
Hamas, Cezayir İslamî Kurtuluş Cephesi, Suudi Arabistan’daki muhalif İslami hareketler ve pek çok düşünür; Ali Şeriati dahil Kutub’un fikirlerinden doğrudan etkilenmiştir.
Seyyid Kutub’un ardından 59 yıl
İdamının üzerinden 59 yıl geçmesine rağmen Seyyid Kutub’un fikirleri hâlâ tartışılmakta, okunmakta ve yeniden yorumlanmaktadır. O, yalnızca bir ideolog değil; İslam dünyasında adalet, özgürlük ve kimlik mücadelesi veren kitleler için sembol bir isim haline gelmiştir.
Kendisini idama götüren süreçteki sözleri, hafızalarda derin izler bırakmıştır:
“Namazda Allah’ın birliğine şahitlik eden parmağım, bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf dahi yazmaz.”
Öne çıkan eserleri
Fi Zılali’l-Kur’an – Kur’an tefsiri
İslam’da Sosyal Adalet – Sosyal adalet anlayışı
Yoldaki İşaretler – İslami yeniden inşa manifestosu
İslam ve Kapitalizm Uyuşmazlığı – Ekonomik düzen eleştirisi
Din Dediğin Budur – İslam’ın hayatı düzenleyici yönü