Yeni Birlik Gazetesi
Yeni Birlik Gazetesi Kültür Sanat Şiirleriyle yaşayan bir isim: Çırpınırdı Karadeniz'in şairi Ahmed Cevad

Şiirleriyle yaşayan bir isim: Çırpınırdı Karadeniz'in şairi Ahmed Cevad

Azerbaycan’ın milli şairi Ahmet Cevad, vefatının 88. yılında anılıyor. Onun dizeleri hâlâ milyonların yüreğinde yankılanmaya devam ediyor.

5 Mayıs 1892’de Gence’nin Seyfeli köyünde doğan Ahmet Cevad, daha çocuk yaşta hayatın zorluklarıyla tanıştı. Henüz altı yaşındayken babasını kaybetti, annesiyle birlikte Gence’ye taşındı. Eğitimine medresede başladı; Arapça, Farsça ve Rusça öğrendi. Şiirle olan bağını genç yaşlarda kurdu. Edebiyata ilgisi zamanla bir yaşam tarzına, halkına adanmış bir misyona dönüştü.

1912’de Balkan Savaşı’nın başlamasıyla Cevad, Osmanlı ordusuna gönüllü olarak katıldı. Trakya’da cephe hattında yer aldı. Bu süreçte Türkiye ile kurduğu gönül bağı, edebiyatında da iz bıraktı. Mehmet Emin Yurdakul ile İstanbul’da tanıştıktan sonra, düşünsel olarak da milliyetçi edebiyatın etkisi altına girdi.

Umudun ve direnişin sesi: “Çırpınırdın Karadeniz”

Ahmet Cevad, 1914 yılında kaleme aldığı “Çırpınırdın Karadeniz” şiiriyle yalnızca bir duygu değil, bir çağrı dile getirdi. O yıllarda Osmanlı’nın zayıfladığı, Türk coğrafyasının parçalanma tehdidiyle karşı karşıya kaldığı dönemde yazılan bu şiir, Türk dünyasında birliğin, umudun ve direnişin sembolü oldu.

Bugün hâlâ Türkiye’de bir marş coşkusuyla okunan bu şiirin dizeleri, onun halkıyla kurduğu manevi bağın da en güçlü kanıtı.

Mücadelenin her alanında vardı

Ahmet Cevad sadece bir şair değildi; bir öğretmen, bir gazeteci, bir fikir adamıydı. Savaş yıllarında cepheden cepheye koşarken, Anadolu’ya uzanan yardım kervanlarına katıldı. 1915’te Osmanlı askerlerine destek için düzenlenen “Kardaş Kömeği” heyetinde yer aldı. Ardahan’dan Sarıkamış’a, Trabzon’dan Erzurum’a uzanan bir yardım seferine katıldı.

Öğretmen olarak Guba’da halk eğitimiyle ilgilendi; akademide doçentlik yaptı, dergilerde yazılar kaleme aldı, belgesel yapımları yönetti. Kimi zaman kalemiyle, kimi zaman eğitimiyle, kimi zaman da doğrudan halkın arasında olarak mücadele etti.

Bir fikir adamı olarak Ahmet Cevad

Cevad, “Dilde, fikirde, işte birlik” anlayışını savunan Gaspıralı İsmail Bey’in izinden gitti. Ona göre yaşayan Türkçe, yalnızca bir edebi araç değil, Türk dünyasının ortak ruhuydu. Ziya Gökalp, Ömer Seyfeddin gibi isimlerle aynı düşünsel damarı taşıyan Cevad, hem Türkiye’de hem Azerbaycan’da halkın anlayabileceği bir dille yazmayı tercih etti.

Adı silinmek istendi, ama sesi susturulamadı

1920’lerin sonunda Türkiye’de kitapları basılınca adı Sovyetler’de kara listeye alındı. Yazdıkları, söyledikleri, düşündükleri yüzünden baskılar giderek arttı. 1937’de tutuklandı, hakkında asılsız iddialar öne sürüldü.

Ve 13 Ekim 1937’de, dönemin siyasi baskılarının kurbanı oldu. Ancak adı hiçbir zaman unutulmadı.

1955’te Sovyetler Birliği Başsavcılığı, ona yöneltilen tüm suçlamaların asılsız olduğunu açıkladı. 1993 yılında ise Azerbaycan, onun 1919’da kaleme aldığı şiiri millî marş olarak kabul etti. O şiir, bugün Azerbaycan meclisinde, meydanlarında, okullarında yankılanıyor.

Hafızalardaki yerini hep koruyacak

Ahmet Cevad, sadece bir şair ya da fikir insanı değil; bir halkın sesi, bir milletin hafızası olarak bugün de yaşıyor. Onun şiirleri, bugün hâlâ hem Türkiye’de hem Azerbaycan’da aynı coşkuyla okunuyor. Kalemini inandığı değerler uğruna kullanan bir insan olarak, ardında iz bırakanlardan biri oldu.

Şiiriyle, sözüyle, duruşuyla...
Ve evet, tam da kendisi gibi:
“O şair gibi doğdu, şair gibi yaşadı, şair gibi öldü.”