İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Magazin Bekir Aksoy 150 yıllık koltuğu galerisine koydu, üzerine kahve servisi başladı

Bekir Aksoy 150 yıllık koltuğu galerisine koydu, üzerine kahve servisi başladı

Bekir Aksoy, Şişli’de sanat galerisi ve kafeyi bir araya getirdi. 150 yıllık koltukta kahve, antikalar ve dokunaklı hikâyeler sizi bekliyor.

MUHABİR: Sibel Çınar

Oyuncu Bekir Aksoy, Şişli’nin kalbinde sadece sanatseverlere değil, nostalji tutkunlarına da hitap eden çok özel bir mekân kurdu. Bir sanat galerisi olarak açtığı bu butik alana şimdi bir kafe ruhu da kattı. Sanat, tarih ve sohbetin iç içe geçtiği bu sıcak ortamda ziyaretçileri hem görsel bir şölen hem de duygusal bir yolculuk bekliyor.

galeri değil, zaman kapsülü

Aksoy’un Şişli’deki mekanı aslında klasik bir sanat galerisi olmanın çok ötesinde. İçeride Osmanlı dönemine ait eserler, heykeller ve tablolar kadar dikkat çeken başka şeyler de var. Bunlardan biri, tam 150 yıllık orijinal kumaşlı bir koltuk. Ziyaretçiler bu antika koltukta oturup kahvesini yudumlamanın keyfini çıkarıyor. “Bu koltukta ciddi bir işçilik var. Zamanı durduran bir havası var,” diyor Aksoy.

Ancak mekânın asıl büyüsü, sıradan bir eşyayı bile hikâyeye dönüştürmesinde yatıyor. 100 yıla yakın geçmişi olan bir ayakkabı boya sandığı, Aksoy'un deyimiyle "görür görmez çarpıldığım" bir obje. Bugün artık bir antika olan bu sandık, geçmişin ustalığını ve sokak kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Aksoy, “Eminönü, Karaköy, Beyoğlu’nda böyle ustalar vardı. Şimdi çoğu hatıra oldu,” diyerek nostaljik bağ kuruyor.

limonata hayali: asil’in köşesi

Galeri-kafenin belki de en dokunaklı kısmı ise, Bekir Aksoy’un küçük oğlu Asil’e ayrılan bölüm. Duvarda onun ismi yazıyor. Peki neden? Çünkü Asil’in bir hayali var: “Annesine doğum gününde değerli taşlı bir yüzük almak.” Bunu gerçekleştirmek için limonata satıyor. Kafede satılan limonata ve soğuk içecekler Asil’in adına yazılıyor. Pastalar anneden, limonatalar Asil’den... Taşımak ise babadan.

Bu küçük detay bile mekânın yalnızca sanata değil, aileye, değerlere ve hayallere de kapı araladığını gösteriyor.

kara: bir köpek değil, bir hayat arkadaşı

Galerinin özel misafirlerinden biri de, Rehber Köpekler Derneği Kurucu Başkanı Av. Nurdeniz Tuncer ve onun rehber köpeği Kara. Kara, sadece Türkiye’nin ilk rehber köpeği değil, aynı zamanda Tuncer’in “iki gözü”. Aksoy, “Biz köpekleri evlat gibi görüyoruz. Kara ise Deniz Hanım’ı evladı gibi koruyor,” diyerek insan-hayvan bağının önemine dikkat çekiyor.

Kara'nın hikâyesi, yalnızca görme engelliler için değil, herkes için bağımsızlık ve sadakatin sembolü. Dokuz yıldır birlikte olan ikili, metrodan adliyeye kadar pek çok alanda yan yana yürümeye devam ediyor.

geçmişin ruhu, bugünün sohbetiyle buluşuyor

Bekir Aksoy’un galeri-kafesi, sadece tabloları değil, geçmişi, hayalleri ve insan hikâyelerini de sergiliyor. Burada bir fincan kahve; bir hikâyeye, bir rüyaya ya da bir hayvana duyulan sevgiye açılan kapı olabilir. Her eşya, her detay bir anı taşıyor. Bu özel mekân, İstanbul’un kalbinde zamanı yavaşlatmak isteyenler için eşsiz bir durak haline geliyor.