SAHNEDE BAŞLAYAN HAYAT, FİLM SETİNDE DÖNÜŞTÜ
17 Temmuz 1965'te beş çocuklu bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Derya Tuna, genç yaşlarda sahneye adım attı. Müzik kariyeri onu hızla Yeşilçam’ın parlayan ışıklarına taşıdı. Ancak her şey, 1983 yılında "Günah" filminin çekimleri sırasında değişti. O set, yalnızca bir filmin değil, bir ömür sürecek ilişkinin başlangıcıydı. Tuna ile İbrahim Tatlıses’in yolları orada kesişti.
Tanışmalarının ardından kısa sürede sinema dünyasının unutulmaz çiftlerinden biri haline geldiler. "Günah", "Yalnızım", "Gülüm Benim" gibi filmlerde birlikte kamera karşısına geçtiler. Ancak o yıllar, sadece sanatın değil; aşkın da sahne arkasında yazıldığı zamanlardı. Tatlıses’le 18 yıl süren ilişkileri, hem göz önünde hem de fırtınalı bir şekilde yaşandı.

AŞKTAN BİR EVLAT DOĞDU: İDO TATLISES
Bu birliktelikten dünyaya gelen İdo Tatlıses, çiftin aşkını somutlaştıran en özel anı olarak hafızalarda kaldı. Derya Tuna, uzun süre Tatlıses’in yanında sahnelerden uzak durmuş, anneliği ve özel hayatını ön planda tutmuştu. Ancak bu aşk, bir nikâhla taçlanmadı. Tuna’nın yıllar sonra yaptığı şu açıklama ise hafızalara kazındı:
“Keşke İbrahim Bey’in evlenme teklifini kabul etseydim. Hayatım keşkelerle dolu…”
Bu içten sözler, yıllarca güçlü duruşuyla tanınan Tuna’nın kırılgan yönlerini de gözler önüne serdi.

SADECE AŞK DEĞİL, AYNI ZAMANDA MÜCADELE HİKAYESİ
Derya Tuna'nın hayatı sadece bir aşk hikâyesi değildi. 2001 yılında Tatlıses'le yollarını ayırdıktan sonra tekrar sahnelere döndü. Ancak bu dönüş de kolay olmadı. Özellikle giydiği bir transparan kıyafet yüzünden yaşadığı linç kampanyası, onu psikolojik olarak derinden sarstı.
Tuna o günleri şu sözlerle anlattı: “Ben teşhirci değilim. Aynada baktığımda kendimi beğendim. İnsanlar beni severler. Ama bacağımın acısından çok, yüreğimin acısı vardı. Kırgınım.”
Bu açıklama, o dönemin kadın sanatçılar üzerindeki baskısını da bir kez daha gözler önüne serdi. Yaşadığı linç ve psikolojik yorgunluk nedeniyle uzun bir süre ekranlardan uzak kalmayı tercih etti.