Mürefte, sanatla dolu dört gün boyunca sadece bir belde değil; farkındalık, empati ve kapsayıcılığın merkezi haline geldi. Sanatta Engel Yok Vakfı, ilkini düzenlediği Sanatta Engel Yok Mürefte Sanat Sempozyumu ile sadece sanatçılar değil, duygular, umutlar ve hikâyeler de bir araya geldi.
Uluslararası katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşen bu özel etkinlikte, Türkiye'nin dört bir yanından ve 12 farklı ülkeden gelen sanatçılar, yalnızca eserlerini değil, topluma verdikleri mesajları da sahneye taşıdı. Murat Evgin’in canlı performansı ise gecenin doruk noktası oldu. Sanatın her dalından katılımcının yer aldığı sempozyumda, engellerin fiziksel değil, zihinsel olduğunu anlatan pek çok söyleşi büyük ilgi gördü.
kalpten kalbe uzanan bir çağrı: engelsiz yaşam sadece mimariyle olmaz
Sanatta Engel Yok Vakfı’nın kurucularından Ressam Yasemin Gülderen Zanbak, açılışta yaptığı konuşmada kelimeleri değil, yürekleri konuşturdu:
“Engelsiz bir yaşam, sadece yolları düzenlemekle değil; zihinsel ve duygusal duvarları kaldırmakla mümkün. Biz bu sempozyumla yalnızca engelleri değil, ön yargıları da yıkmayı hedefliyoruz.”
Vakfın 2. Başkanı Sevgi Ataman ise konuşmasında toplumsal empatiye dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Burada bir sanat etkinliğinden fazlası var. Bu bir vicdan çağrısıdır. Gerçek engeller bazen bir merdiven değil, bir bakıştır. Sessizliğimizdir.”
Bu sözler, katılımcıların kalbinde derin izler bıraktı.
sanat, engelleri görünmez kılarken mürefte kültürle nefes aldı
Etkinlik boyunca gerçekleştirilen atölyeler, canlı performanslar, kültürel paneller ve interaktif buluşmalar; Mürefte’yi adeta bir açık hava sanat galerisine dönüştürdü. Farklı disiplinlerden sanatçılar, engelli bireylerle birlikte sahne aldı, eserler üretti ve farkındalık yaratan performanslar sundu.
Sempozyumun son günü, Mürefte Bedika Bistro’da açılan anlamlı bir sergiyle taçlandı. Sergi, hem sanatseverlerin hem de yerel halkın büyük ilgisini gördü. Burada sergilenen her bir eser, engelsiz bir dünyanın mümkün olduğuna dair sessiz ama güçlü bir haykırış gibiydi.