Makedonya’da geçen yoğun ‘Benim Adım Aylamaz’ dizisi çekimlerinin ardından İstanbul’a dönen oyuncu Yağmur Tanrısevsin, soluğu lüks bir restoranda aldı. Tanrısevsin’i yorgunluk atmaktan çok, aylar süren gurbet sonrası Türk yemeklerine duyduğu tutku motive etmişti. Oyuncunun bu hasreti, Türk mutfağının küresel bir damga olduğunu gösteren iddialı bir açıklamayla zirve yaptı.
Son projesi olan ve çekimlerinin bir kısmı Kuzey Makedonya’da gerçekleştirilen ‘Benim Adım Aylamaz’ ile adından söz ettiren Yağmur Tanrısevsin, yurt dışındaki görevini tamamlayarak yeniden evine döndü. Ancak bu dönüş, sadece dinlenmekten ibaret değildi.
İstanbul Vadistanbul’daki The Galliard Brasserie’de arkadaşlarıyla bir araya gelen güzel oyuncu, muhabirlerin "Makedonya macerası nasıldı?" sorusuna samimi bir perspektif sundu. Tanrısevsin, Makedonya’nın doğal güzelliği ve çekim sürecinin keyifli geçtiğini belirtirken, asıl vurguyu memleket hasretine yaptı.
Gastronomi Dünyasına Meydan Okuyan Sözler
Tanrısevsin’in açıklamaları, Türk mutfağının sadece bir yemek kültüründen öte, coğrafi bir üstünlük olduğu tezini ortaya koydu. "Makedonya çok güzeldi ama İstanbul’u çok özledim. Özellikle yemeklerimizi aradım," diyerek başlayan oyuncu, iddialı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim ülkemizin mutfağı başka. Geldiğimden beri özlediğim yemekleri yiyorum. Dünyanın hiçbir yerinde bizdeki gibi lezzetli yemekler bulunmuyor. Çok şanslıyız o yüzden."
Bu sözler, yabancı mutfakların çeşitliliğine karşın, Türk yemeklerinin sunduğu benzersiz tat, tarih ve doku zenginliğine dikkat çekerek, bu lezzet mirasının paha biçilmez olduğunu bir kez daha kanıtladı. Ünlü oyuncu, uzun süren yurt dışı maratonunun ardından damak zevkine yaptığı bu jestle, kültürel aidiyetin en güçlü bağlarından birinin yemek kültürü olduğunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermiş oldu.