TBMM'nin kuruluşunun 100. yılına armağan olarak sunulan eser Kurtuluş Güran tarafından yayıma hazırlandı.
Hayatı Türk toplumunun devrim süreçleriyle iç içe olan Mustafa Kemal Atatürk'ün 1920-1938 yılları arasındaki Meclis konuşmaları Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyet Devrimimizin ruhunu anlamak için anahtar değerindedir.
Bilindiği gibi, 23 Nisan 1920 günü TBMM'nin açılmasıyla cumhuriyet fiilen kurulmuştur. 29 Ekim 1923'teyse kurulan bu cumhuriyetin adı konulmuş, "ilan" edilmiştir.
Atatürk, bu gerçeği büyük Nutuk'unda şöyle ifade etmektedir:
"Arz etmek istiyorum ki, hükümet teşkili hakkında teklifte bulunmadan evvel, hissiyat ve anlayışları göz önünde bulundurmak zarureti vardı. Bu zarurete tabi olmakla beraber, maksadı saklı bulunduran teklifimi bir önerge halinde takdim ettim.
Kısa bir münakaşayla ve bazı itirazlara rağmen kabul olundu.
Bu önergeyi bugün gözden geçirecek olursak, orada esaslı umdelerin tespit ve ifade edilmiş olduğunu görürüz.
Bu umdeleri, müsaade buyurursanız, burada belirterek sayacağım:
1) Hükümet teşkili zaruridir.
2) Geçici kaydıyla bir hükümet reisi tanımak veya bir padişah vekili ortaya çıkarmak caiz görülemez.
3) Meclis'te yoğunlaşan millî iradeyi, bilfiil vatanın mukadderatına el koymuş tanımak esas umdedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üstünde bir kuvvet mevcut değildir.
4) Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
Meclis'ten seçilecek ve vekil kılınacak bir heyet hükümet işlerine bakar. Meclis reisi, bu heyetin de reisidir.
Not: Padişah ve Halife, baskı ve zorlamadan kurtulduğu zaman, Meclis'in düzenleyeceği kanunî esaslar dairesinde vaziyetini alır.
Efendiler, bu esaslara dayalı olan bir hükümetin mahiyeti kolaylıkla anlaşılabilir. Böyle bir hükümet, milli hakimiyet esasına dayalı halk hükümetidir; cumhuriyettir."[1]
23 Nisan 1920'de kurulan bu meclis:
- "Emperyalist devletlerin, devlet ve milletimizin hayatına açıkça kastetmeleri neticesinde meşru müdafaa için toplanan"[2] meclisti.
- "Hayat ve bağımsızlığını yegane ve mukaddes emel bildiği Türkiye halkını emperyalizm ve kapitalizm tahakküm ve zulmünden kurtararak, irade ve hakimiyetinin sahibi kılmakla gayesine ulaşacağı"[3] inancında olan meclisti.
- "Milletin hayat ve bağımsızlığına suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanların tecavüzlerine karşı müdafaa ve bu maksada aykırı hareket edenleri cezalandırma azmiyle kurulmuş bir orduya sahip" olan ve emir ve kumanda yetkisi kendi manevî şahsiyetinde bulunan bir meclisti.[4]
- "Halkın öteden beri maruz bulunduğu sefalet sebeplerini, yeni vasıtalar ve teşkilatla kaldırarak yerine refah ve saadet ikame etmeyi başlıca hedefi" sayan, "dolayısıyla toprak, maarif, adliye, maliye, iktisat ve vakıflar işlerinde ve diğer meselelerde toplumsal kardeşlik ve yardımlaşmayı hakim kılarak, halkın ihtiyaçlarına göre yenilikleri ve tesisleri vücuda getirmeye çalışacak" olan bir meclisti.[5]
- Milleti silahlandıran, Anadolu'da bir halk ordusu örgütleyen, Kurtuluş Savaşımızı yürüten ve zafere ulaştıran meclisti.
- Cumhuriyet Devrimi kanunlarını yapan ve uygulayan ve bunu 1930'larda "arasız devrimler" anlayışıyla sürdüren meclisti.
Aynı şekilde:
19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'da kurmayı hedeflediği millî hükümet 23 Nisan 1920'de Ankara'da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hükümetiydi.
26 Ağustos 1922 günü taarruza geçen ordular da Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularıydı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün günümüze de ışık tutan Meclis konuşmaları devrim tarihimizin en önemli belgelerini oluşturduğu gibi, hitabet sanatının da en güzel örnekleri arasındadır.
İşte kitaptan bazı kısımlar:
Vatanın Bağrına Düşman Dayasın Hançerini
Bulunur Kurtaracak Bahtı Kara Maderini
Mustafa Kemal Paşa (Ankara): Arkadaşlar, Muhiddin Bey'in gayet kıymetli sözlerinin hasıl ettiği hissiyata tercüman olmak üzere bir iki kelime arz edeceğim. Milletimiz bugün bütün mazisinde olduğundan daha çok ve ecdadından daha çok umutludur. Bunu ifade için şunu arz ediyorum. Kendilerinin tabiri üzere cennetten vatanımızın bekçisi olan merhum Kemal [Namık Kemal] demiştir ki:
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini
İşte ben bu kürsüden bu yüce Meclis'in Reisi sıfatıyla, yüksek heyetinizi teşkil eden bütün üyelerin her biri namına ve bütün millet namına diyorum ki:
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini
(Sürekli alkışlar.)
13 Ocak 1921
Bursa Mebusu Muhittin Baha Bey'in Sözleri Hakkında
Büyük Millet Meclisi'nde Konuşma
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.377)
***
Hayatını Emek Harcamadan Geçirmek İsteyen İnsanların
Toplumumuz İçerisinde Yeri ve Hakkı Yoktur
Efendiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti mevcuttur, meşrudur ve kanunidir. Bunu milletimiz tanımıştır ve bütün dünya tanımıştır. (Alkışlar.) […]
Efendiler, bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist bir hükümet değildir ve hakikaten kitaplarda mevcut olan hükümetlerin ilmi mahiyeti itibariyle hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Fakat milli hakimiyeti, milli iradeyi yegane tecelli ettiren bir hükümettir, bu mahiyette bir hükümettir.
Toplumbilim noktasından bizim hükümetimizi ifade etmek lazım gelirse "halk hükümeti" deriz. Teşkilatı Esasiye Kanunu'muzun birinciden dördüncüye kadar olan maddeleri hükümetin ne olduğunu, kimin tarafından idare olunduğunu, idare eden heyetin kuvvet ve yetkisini açıklamıştır. Şekil ve sureti tespit olunmuştur. Fakat toplumsal doktrin itibariyle dahi düşündüğümüz zaman, biz hayatını, bağımsızlığını kurtarmak için çalışan emek erbabıyız, zavallı halkız. Mahiyetimizi bilelim. Kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur olan bir halkız. Dolayısıyla her birimizin hakkı vardır, yetkisi vardır. Fakat çalışmak sayesinde biz hakkı kazanırız. Yoksa arka üstü yatmak ve hayatını emek harcamadan geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içerisinde yeri yoktur, hakkı yoktur. Leys-el el insan e ila masa'y. [İnsan ancak çalışmakla insan olur.] (Alkışlar.)
1 Aralık 1921
Heyeti Vekile'nin Vazife ve Yetkisine Dair Kanun Teklifi Hakkında
Büyük Millet Meclisi'nde Konuşma
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.549-551)
***
Bizi Mahvetmek İsteyen Emperyalizme ve
Bizi Yutmak İsteyen Kapitalizme Karşı Mücadeleyi Uygun Gören
Bir Mesleği Takip Eden İnsanlarız
O halde ifade ediniz efendiler; halkçılık, toplumsal nizamını emeğine, hukukuna dayandırmak isteyen toplumsal bir doktrindir. Efendiler, biz bu hakkımızı saklı bulundurmak, bağımsızlığımızı emin bulundurabilmek için heyeti umumiyemizce, heyeti milliyemizce bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti milliyece mücahedeyi uygun gören bir mesleği takip eden insanlarız. Dolayısıyla bu ve bu gibi açıklamalarla ve izahatla hükümetimizin dayandığı esasların toplumbilime dayalı bir esas olduğunu bariz bir surette görürüz. Fakat ne yapalım ki demokrasiye benzemiyormuş, sosyalizme benzemiyormuş, hiçbir şeye benzemiyormuş. Efendiler, biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz. Çünkü biz bize benziyoruz efendiler. (Alkışlar.)
1 Aralık 1921
Heyeti Vekile'nin Vazife ve Yetkisine Dair Kanun Teklifi Hakkında
Büyük Millet Meclisi'nde Konuşma
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.551)
***
Gençlerimize, Türkiye'nin Bağımsızlığına, Kendi Benliğine ve
Milli Ananelerine Düşman Unsurlarla
Mücadele Etmek Lüzumu Öğretilmelidir
Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin sınırı ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel Türkiye'nin bağımsızlığına, kendi benliğine ve milli ananelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir. (Alkışlar.) Milletlerarası cihan vaziyetine göre, böyle bir mücadelenin gerektirdiği ruhi unsurlarla donanmış olmayan fertlere ve bu mahiyette fertlerden meydana gelen cemiyetlere hayat ve bağımsızlık yoktur. (Bravo sesleri.)
1 Mart 1922
TBMM 1. Devre 3. Toplantı Yılını Açış Konuşması
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.599)
***
"Ölmez bu vatan, farz-ı muhal ölse de hatta
Çekmez kürenin sırtı o tabût-ı cesîmi"
Muhterem ve aziz arkadaşlarım: Meclis'in ve milletin dayanışması, gelişmelerin ve hadiselerin yükleyeceği fedakarlıkları kabulde göstereceğimiz şevk ve heyecan, en son başarı için en kuvvetli teminattır.
Efendiler, geçen iki senenin tedrici fakat emin semerelerini önümüzdeki mesai günleri için ölçü tutarsak, neşe ve muzafferiyet günlerinden uzakta bulunmadığımızı görürüz. Bu yeni seneye her zamandan ziyade emin, her zamandan ziyade sakin, vakur bir vaziyetle giriyoruz. (İnşallah sesleri.)
Bezginlikten ve tembellikten uzak olarak giriyoruz. Nihayetsiz bir azim ve imanla donanmış olarak giriyoruz. Bizim için hayat ateşi ve gelecek nesiller için kurtuluş ümidi olan mukaddes gayemize durup dinlenmeden yürüyeceğiz ve fakat Allah'ın yardımıyla mutlaka başaracağız. (Sürekli alkışlar.) (Bravo sesleri.)
Ölmez bu vatan, farz-ı muhal ölse de hatta
Çekmez kürenin sırtı o tabût-ı cesîmi.[6]
(Yaşa sesleri ve sürekli alkışlar.)
1 Mart 1922
Meclis'in Üçüncü Toplantı Yılını Açış Konuşması
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.611)
***
Cephelerdeki Aydın Gençler Mekteplerin Öğretim Kürsülerine Dönünce
Cehalete Karşı Sarsılmaz Bir İstihkam Vücuda Getirecek ve
Geleceği Oradan Fetih ve Zapt Edecektir
Efendiler! Şimdiye kadar yapılabilen şeylerin genel maarife ait ihtiyaçlarımızdan binde birini bile tatmine kafi olmadığını itiraf etmek hakikatperestlik lüzumundandır.
Bununla beraber, harbin bilhassa maarif idaresi ve mektepler üzerinde gösterdiği fevkalade tesirler karşısında temin edilebilecek başarıların ancak temin edilebilenlerden ibaret kalacağını tasdik etmek de insafperverlik şiarı sayılmak lazım gelir.
Cephelerdeki subaylar saflarından boşalan yerlere mektepler, gençliğin yüksek ve aydın unsurlarını vermiştir. Bu iki kere kıymetli unsurların mekteplerimizin öğretim kürsülerine döneceği ve cephelerde sarf olunan mühimmatın kısmen mekteplerimizde harita ve kitaba dönüşeceği tam bir barış ve sükûn devresinden sonradır ki maarif idaresi o kürsüler üzerinde cehalete karşı sarsılmaz bir istihkam vücuda getirecek ve geleceği oradan fetih ve zapt edecektir.
1 Mart 1923
TBMM 1. Devre 4. Toplantı Yılını Açış Konuşması
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.760)
***
Türk İnkılabı'nın Milli Düsturu:
Türkiye Devletini Kuran Türkiye Halkında Tacdar Yoktur!
Diktatör Yoktur ve Olmayacaktır!
Yeni Türkiye devletinin yapısının özü milli hakimiyettir; milletin kayıtsız şartsız hakimiyetidir. Bir milletin hakimiyetini idrak etmiş olabilmesi ve onu emniyetle muhafaza altında tutabilmesi birtakım özel vasıflara ve üstün terbiyeye sahip olmasıyla mümkündür. Bir milletin ki siyasi terbiyesinde, toplumsal terbiyesinde, vatanperverlik sevgisinde noksan vardır, öyle bir millet hakimiyetini lüzumu derecede kuvvetle elinde tutamaz. Milletimiz üç buçuk dört seneden beridir büyük kahramanlıklarla, sayısız fedakarlıklarla eline aldığı hakimiyetini bugüne kadar kendine layık bir surette, toplum için, vatanı için faydalı neticeler verebilecek tarzda iyi kullanmıştır. Bunu pek çok eserleriyle, başarılarıyla ispat etmiştir. Milletimizin muhterem vekillerinden meydana gelmiş olan yüksek heyetiniz de milletimizin vasıflarını senelerce devam eden mesainizle mükemmel bir surette göstermiş bulunuyorsunuz. Yüce Meclis'in bugün almış olduğu yüce kararla bütün bu vasıflar, bütün bu meziyetler, bilhassa milletimizin rüşt ve kemali bir kat daha yüceltilmiş ve bütün cihana, bu hakikati görmek istemeyen cihana ilan olunmuş ve gösterilmiştir. Bu kararla yeni Türkiye devletinin inkılabının temeli olan yeni ve verimli milli düsturları, yüce idealleri sarsılmaz bir surette bir kere daha tespit edilmiş ve kuvvetlendirilmiştir.
Arkadaşlar! Türkiye devletinde ve Türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacdar yoktur! Diktatör yoktur! (Kahrolsun tacdar sesleri.) Tacdar yoktur ve olmayacaktır! Çünkü olamaz. (Şiddetli alkışlar.) (Bravo sesleri.) […]
Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır: O da milli hakimiyettir. Yalnız bir makam vardır: O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir. (Alkışlar.)
1 Nisan 1923
Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun Münferit Maddesinin İlgası ve
Seçimlerin Yenilenmesi Kararı Hakkında Meclis'te Konuşma
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.779-780)
***
Milletin Sanat Ruhu, Musikisi, Edebiyatı ve Bütün Güzel Sanatları
Anadolu Muharebelerinin İlahi Nağmelerini
Teyit Olunmuş Bir Vatan Aşkının Coşkularıyla Daima Şakımalıdır
Türkiye tarihinde daima yüksek bir şeref mevkii muhafaza edecek ve gelecek kuşakların takdirlerini kazanacak olan ilk Meclis'imiz milletin kendi mukadderatına bizzat el koyduğunu ilan etti. Milli hakimiyet esaslarını harekat düsturu kabul etti ve kuvvetli bir halk hükümetinin esasını ortaya koydu. (Şiddetli alkışlar.)
Efendiler! Anadolu'da yeniden milli bir devletin kurulması milletimizin anlayışının olgunluğunu gösteren takdire değer bir uyanış eseriydi. Fakat düşmanlarla beraber padişah ve halife olan zat bundan memnun olmadı. Paris'te imza ettikleri Sevr Antlaşması'nı zorla millete kabul ettirmek için ortak tedbirler aldılar. Anadolu'nun milli heyecanlarını bastırmak için başvurulmadık şeytanlık bırakmadılar.
Bir taraftan dini siyasete alet ederek Anadolu mücahitlerini idama mahkûm ettiler, ahaliyi bilinen fetvalarla boğazlaşmaya teşvik eylediler; bir taraftan da bazı pespayelerin ceplerini doldurarak Kuvayi İnzibatiye veya Hilafet Ordusu namıyla üzerimize saldırdılar. Saf ve masum halkı birçok düzmecelerle aldatarak dahilde yer yer isyan ateşleri yaktırdılar.
Efendiler! İlk Meclis'imizin açıldığı gün İstanbul'dan idare olunan isyan, Ankara'nın sekiz saat mesafesine kadar gelmiş bulunuyordu. Samsun ve havalisinde siyasi ve zalim bir isyan bütün muhite hakim olmak eğilimini gösteriyordu. Vatanın doğusu, batısı ve güneyi düşman ateşleri içinde yanıyordu. İşte hareketimizin başlangıcındaki manzara!..
Muhterem efendiler! Bugünkü parlak neticeye varmak kolay olmadı. Hareketin başlangıcı ile varış noktası arasındaki mesafenin azametini ve kullanılan zamanın azlığını nazarı dikkati alinize arz etmek isterim.
Bu husustaki hatıramızı daima kuvvetle muhafaza edelim. Çünkü bu, bizim için gelecekteki mesaimizde azim ve metanet kaynağıdır.
Efendiler! Görüşlerimin ikinci safhasına geçerken arz edeyim ki selefiniz olan yüce Meclis ilk günlerin dehşeti karşısında ümitsizliğe düşmedi. Milletten aldığı büyük yetki ve kudretle vazifesine devam etti. Yeni devletin hükümeti kahramanca mücadeleye atıldı. Teşviklere kurban olan halk tekrar masumiyet dairesine sokuldu. Topsuz, tüfeksiz, cephanesiz, vasıtasız enkaz haline getirilmiş olan ordu canlandırıldı.
İlk mücadele günlerinde acı bir zaruretle vücuda getirilen muntazam olmayan kuvvetler derhal nizami kuvvetlere dönüştürüldü.
Bu intikali menfaatlerine ve düşüncelerine aykırı bulan bazı müfrezelerin ihanetkarca direnişi sökülüp atıldı, memleket talihi ve huzuru, muntazam bir ordunun emin ellerine verildi.
Efendiler! Milli ordunun daha ilk teşkili günlerinde gördüğü büyük ve kıymetli hizmetler milletin daima minnet ve şükranla hatırladığı izler olacaktır. (Şiddetli alkışlar.)
Birbirini takiben üstün düşmanlara karşı kazanılan Ermenistan zaferi, Birinci İnönü Zaferi, İkinci İnönü Zaferi ve Güney Cephesi muharebelerinde gösterilen fedakarca direniş safhaları milli ordunun şeref tarihinde ilk kıymetli hadiseler olarak daima parlaklığını muhafaza edecektir. (Alkışlar.)
Efendiler! Mücadele seneleri takip ettikçe genç ordumuz kahramanlık temelleri üzerinde durmadan yükseldi. Milli iradenin verdiği en mühim vazifeleri kahramanca yapma kudret ve haşmetini gösterdi. Ankara'ya yürüyen mağrur Yunan ordusunu Sakarya Meydan Muharebesi'nde mağlup ve geri çekilmeye mecbur etti. Nihayet bütün Yunan Küçük Asya ordusunu Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde tamamen boğdu ve bütün kısımlarıyla Anadolu topraklarına serdi, imha etti. (Şiddetli alkışlar.) Her safhası vatan için, milli tarihimiz için, torunlarımız ve gelecek nesillerimiz için şerefli hadiselerle dolu büyük bir kahramanlık menkıbesi teşkil eden Anadolu muharebelerinin heyecan verici tafsilatını tarih lisanına terk ediyorum.
Fakat efendiler! Millet, milletin sanat ruhu, musikisi, edebiyatı ve bütün güzel sanatları bu kutsal mücadelenin ilahi nağmelerini teyit olunmuş bir vatan aşkının coşkularıyla daima şakımalıdır. (Alkışlar.)
13 Ağustos 1923
Meclis Reisliğine Seçilmesi Üzerine
Büyük Millet Meclisi'nde Konuşma
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.784-785)
***
Türk Milletinin Kati Kararı
Cumhuriyet, Medeniyet ve Terakki Yolunda
Durmadan Korkusuzca İlerlemektir
Halk idaresinin engellerden tasfiyesi için yüce Meclis'in koyduğu kanunlar, şimdiye kadar tamamen ve büyük bir başarıyla uygulanmıştır.
Asırlardan beri devamlı olarak, terakki yolunda ilerlemekte bulunan medeni milletlerden Türkiye'yi alıkoymuş olan engellerin ortadan kalktığını Türk milleti büyük bir sevinçle idrak eyledi. (Bravo sesleri.)
Hepimizin, halkın en tenha tabakaları içinde dahi, bizzat gözlem ve temasımızla tezahür eden bu hakikat, Cumhuriyet yolundaki kazanımların ufak veya büyük herhangi bir engele karşı milletimiz tarafından mutlaka müdafaa olunacağına en ikna edici delildir. (Bravo sesleri.)
Kazanımların muhafazası şöyle dursun, Türk milletinin eğilimi ve kati kararı, Cumhuriyet, medeniyet ve terakki yolunda durmadan korkusuzca ilerlemektir. (Alkışlar.) […]
Türk milleti, yeni hayat devresinde bütün ilerleme vasıtalarına doğru, büyük bir gayret hamlesiyle ilerlemektedir. Zihniyetler karışıklıktan uzak ve arınmış olarak memleketi ve aileyi refaha kavuşturacak mesai yolunda yürümek… İşte milletin yegane gözünü diktiği nokta budur. (Bravo sesleri, alkışlar.) Şimdiye kadar millete rehberlik etmiş olan Büyük Millet Meclisi, halkın medeniyet ve ilerlemeye olan şiddetli özlemi ve ihtiyacı zemininde de isabetle yol göstericilikte bulunmak mühim vazifesindedir. Her faaliyet senesinin neticesi Türk tarihinde birer iftihar sayfası teşkil eden Büyük Millet Meclisi'nin yeni faaliyet senesinde de yenilik ve yükselme yolunda feyizli eserlerle dolu olmasını temenni ederim.
1 Kasım 1924
TBMM 2. Devre 2. Toplantı Yılını Açış Konuşması
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.806, 810)
***
Toplumsal Dertleri
Yarım Tedbirlerle Uyuşturmak Eğiliminde Olmayan
Cumhuriyet'in Giriştiği Radikal Islahat
Toplumsal bünyemizin hiçbir hadisesini, hiçbir derdini yarım tedbirlerle uyuşturmak şiarında ve eğiliminde olmayan Cumhuriyet, giriştiği radikal ıslahatın ilk devrelerini geçirmiş ve günden güne artacak semerelerini toplamak devrine girmiştir. (Şiddetli alkışlar, bravo sesleri.) Şiarımızın ve eğilimimizin ilham ettiği ve esasen memleket ihtiyaçlarına uygun olduğu eserleriyle tezahür eden yolumuzda katiyetle yürümek azmindeyiz. (Bravo sesleri, alkışlar.) […]
Genel ıslahat arasında kabul buyurduğunuz Medeni Kanun, Ceza ve Ticaret Kanunları tatbik mevkiine girerken hakimlerimizin gösterdiği gayret ve isabeti takdir ederim. Bu kanunların milletin hakiki ihtiyacına ve deruni arzusuna ne derece uygun olduğu derhal tezahür etmiştir.
Muhterem efendiler, Türk milletinin gelişmesine asırlardan beri set çeken engelleri kaldırmak ve genel hayata çağdaş medeniyetin kanunlarını ve vasıtalarını vermek için sarf ettiğiniz mesainin bütün milletin tasvibine kavuştuğu muhakkaktır.
İhtiraslarını ve içlerinde gizlediklerini milletin selameti yolunda tatmin edilmemiş görenlerin boğazlanmışçasına teşebbüsleri milli irade karşısında daima kahrolmuştur ve daima kahrolacaktır. (Sürekli alkışlar.) […]
Değerli üyeler, milletimizin mukadderatına el koyduğundan beri Büyük Millet Meclisi'nin şiarı toplumumuzun kaybettiği asırları süratle telafi etmek ve bu maksatla hedeflediği gayelere emniyet ve sükûnetle varmak için halin icap ettirdiği tedbirleri tereddütsüz almak ve tatbik etmektir.
Büyük Millet Meclisi'nin son senelerde çizdiği istikametlerden türlü türlü aldatmalar ve kargaşalıklarla milletimizi saptırmak isteyenlere karşı zaruri olarak çıkardığı Takriri Sükûn Kanunu bu şiarın eserlerindendir. […]
Aziz arkadaşlarım, bir uzvu olmakla iftihar ettiğim Büyük Meclis'in geçen üç senelik faaliyet hayatı, büyük Türk milletine toplumsal, iktisadi ve medeni hayatta arzu ettiği salim istikametleri bulmak ve göstermek için geçmiştir.
1 Kasım 1926
TBMM 2. Devre 4. Toplantı Yılını Açış Nutku
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.818, 819, 824)
***
Bir Ulusun Yeni Değişikliğinde Ölçü
Musikide Değişikliği Alabilmesi, Kavrayabilmesidir
Ulusun, ulus gençlerinin, çocuklarının sağlıkları, sağlamlıkları, gürbüzlükleri, üzerine düştüğümüz çok gerekli bir diriklik [hayatî] iştir. "Sağlık-Soysal Yardım Bakanlığı"nın bu yönden bize kıvanç verecek yolda çalışmakta olduğunu görmekteyiz. (Alkışlar.)
Kültür işlerimiz üzerine ulusça gönüllerimizin titrediğini bilirsiniz. Bu işlerin başında da Türk tarihini doğru temelleri üstüne kurmak, öz Türk diline değeri olan genişliği vermek için candan çalışılmakta olduğunu söylemeliyim. Bu çalışmaların göz kamaştırıcı verimlere ereceğine şimdiden inanabilirsiniz. (Alkışlar.)
Arkadaşlar,
Güzel sanatların hepsinde ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu, yapılmaktadır. Ancak, bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan, Türk musikisidir. (Alkışlar.) Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.
Bugün dinletmeye yeltenilen musiki yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz. (Okay sesleri, alkışlar.) Ulusal, ince duyguları, düşünceleri anlatan yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir gün önce, genel son musiki kurallarına göre işlemek gerektir. Ancak bu güzeyde [sayede] Türk ulusal musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir.
Kültür İşleri Bakanlığı'nın buna değerince özen vermesini, kamunun da bunda ona yardımcı olmasını dilerim.
1 Kasım 1934
TBMM 4. Devre 4. Toplanma Yılını Açış Konuşması
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.852-853)
***
Yalnız Kurumlarında Değil
Düşüncelerinde Temelli Bir İnkılap Yapmış Büyük Türk Milleti
Büyük davamız en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir.
Bu, yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde temelli bir inkılap yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa bir zamanda başarmak için fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz. Bu teşebbüste başarı ancak türeli [muntazam] bir planla ve en rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir. Bu sebeple, okuyup yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, memleketin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak fert ve kurumları yaratmak; işte bu önemli umdeleri en kısa zamanda temin etmek Kültür Vekaleti'nin üzerine aldığı büyük ve ağır mecburiyetlerdir. (Alkışlar.)
İşaret ettiğim umdeleri Türk gençliğinin dimağında ve Türk milletinin şuurunda daima canlı bir halde tutmak, üniversitelerimize ve yüksekokullarımıza düşen başlıca vazifedir.
1 Kasım 1937
TBMM 5. Devre 3. Toplanma Yılını Açış Konuşması
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.874)
***
Prensiplerimizi Dogmalarla Bir Tutmamalıdır
Biz İlhamımızı Doğrudan Doğruya Hayattan Almış Bulunuyoruz
Dünyaca malum olmuştur ki bizim devlet idaresindeki ana programımız Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipleri gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. (Alkışlar.)
Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir. (Alkışlar.)
1 Kasım 1937
TBMM 5. Devre 3. Toplanma Yılını Açış Konuşması
(Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020
[1] Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2015, s.338.
[2] Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclis Konuşmaları (1920-1938), İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2020, s.293; ATABE, c.10, s.102.
[3] Aynı yerde.
[4] Aynı yerde.
[5] Aynı yerde.
[6] Mithat Cemal Kuntay'ın "Vatan Hisleri" adlı şiirinin son iki mısraı.
Anlamı: Ölmez bu vatan, varsayalım ölse bile çekmez yerkürenin sırtı o koca tabutu. (Y.N.)