Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu Avrasya Merkezi Saklama Kuruluşları Birliği (AECSD) & Afrika ve Ortadoğu Saklama Kuruluşları Birliği (AMEDA) İstanbul Zirvesi 2024, Merkezi Kayıt Kuruluşunun (MKK) ev sahipliğinde 2-4 Ekim'de İstanbul Finans Merkezi'nde gerçekleştirildi.
"Yeni Enstrümanlar, Yeni Hizmetler" oturumuna panelist olarak katılan Misyon Bank Genel Müdürü Önder Halisdemir, tokenizasyon teknolojisinin detaylarını AA muhabirine değerlendirdi.
Tokenizasyonu bir varlığı parçalara ayırma aracı ve 7/24 alım satım olanağı olarak tanımlayan Halisdemir, “Bu sayede bireyler, yüksek giriş bariyerli varlıklara yatırım yapabiliyor. Örneğin, bireyler tek başına bir ev alamadıklarında bir evin bir parçasını satın alabiliyor ya da çok büyük yol projesinin gelirine ortak olabiliyor.” diye konuştu.
Halisdemir, tokenizasyonun dünyadaki varlıkları bireylere ulaştıran önemli bir araç haline geldiğini vurguladı.
Tokenizasyon pazarıyla ilgili bilgi veren Halisdemir, şunları kaydetti:
"Bugün dünya genelinde yaklaşık 400 milyar dolarlık varlık tokenize edilmiş durumda. Geleneksel yöntemlerle varlıklarını oluşturan büyük kurumlar bile 2030 yılında tokenizasyon pazarının 16 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Gelişmiş ülkeler de tokenizasyon dostu düzenlemeler yapma konusunda rekabet halinde. Örneğin, İsviçre geleneksel paraya ev sahipliği yapan bir ülke olmasına rağmen, bu yeni dönüşümü kaçırmamak için kripto dostu politikalar geliştiriyor. İsviçre'de ev vergileri dahi bitcoin ile ödenebiliyor."
Halisdemir, Misyon Bank olarak bu değişimi gördüklerini, Türkiye'ye ve ülkedeki şirketlere manevra yaratmak için çalışmalara 2 sene önce başladıklarını anlattı.
Saklama teknolojisini yerelleştirmek için İstanbul Teknik Üniversitesi ile işbirliği içinde süreci yürüttüklerini aktaran Halisdemir, şu bilgileri paylaştı:
"Geliştirdiğimiz teknoloji, bölge için benzersiz ve tek olma özelliğine sahip. Bu bize yolun başında olanlara göre 1,5 senelik avantaj sağlıyor. Nedir bu teknoloji? Saklama ve tokenizasyon alanında İsviçreli Taurus’un teknolojisini temel aldık ve çevre birimlerini geliştirdik. Bugün Taurus’un teknolojisi, 40 trilyon dolar varlık yöneten dünyanın en büyük saklama bankalarından biri olan State Street tarafından da tercih ediliyor. Biz, Taurus’un saklama ve tokenizasyon teknolojilerini alan, yerelleştiren ve bölgeye sunabilen tek kurumuz. Bunu sadece kendi kurumumuz için değil, bölgeye bir kapasite kazandırmak ve Türkiye’yi bu alanda merkez haline getirmek için yaptık. Türkiye'deki saklama hizmetlerini 'saklama bankacılığı' olarak markalaştırdık. Bu kapsamda 'Ana Kasa' isimli uygulamamızı Türkiye’deki portföy yönetim şirketlerinin kullanımına sunduk. Yoğun bir ilgi gördük ve bunu dijital varlıklarla birleştirerek daha bütünleşik bir çözüm sunmayı hedefliyoruz."
"Türkiye’de kıymetli varlıkları dünya pazarına kazandırmalıyız"
Halisdemir, saklama bankacılığının küresel önemine vurgu yaparak Türkiye'nin bu alandaki potansiyeline dikkati çekti.
Türkiye’nin stratejik olarak kırılgan bir coğrafyada yer aldığını, bunun da çok ciddi fırsatlar sunduğunu belirten Halisdemir, "Türkiye, uluslararası örgütlere üyeliği, altyapısı, stratejik konumu, finans sektöründeki yetişmiş insan kaynağı ve İstanbul Finans Merkezi gibi güçlü özellikleriyle saklama konusunda bölgesel bir merkez olma potansiyeline sahip. Ülkemizi dijital varlıkların saklanması konusunda bölgesel merkez haline getirmek istiyoruz" diye konuştu.
Halisdemir, saklama bankacılığı hizmetlerinin dünyada genellikle özel kurumlar aracılığıyla verildiğini ifade etti.
Dünyadaki ilk 10 saklama bankasının özel bankalar olduğuna vurgu yapan Halisdemir, şunları söyledi:
"Türkiye’de saklama alanında derinleştik. Bölgemizdeki ülkeler, İsviçre, Singapur, Dubai, ABD ve Londra’dan hizmet alıyor. Biz de benzer hizmetleri Türkiye’de sunmayı hedefliyoruz. Şu ana kadar sadece gayrimenkul sunabiliyorduk, oysa Türkiye’de çok kıymetli varlıklar var ve bunları hızla dünya pazarına kazandırmalıyız. Dünyada bu alanda büyük bir yarış var ve düzenleyici otoriteler de bu yarışın içinde. Zürih’te katıldığım bir forumda BlackRock ve Goldman Sachs gibi devler ile ülkelerin otoriteleri kripto dostu düzenlemeler konusunda rekabet halindeydi. Türkiye bu konuda iyi bir noktada, ancak Türk varlıklarını dünya tokenizasyon pazarına hızlıca entegre ederek bu yarışta daha güçlü bir yer almalıyız. Aksi takdirde Türkiye’deki yatırımcılar dünyadaki tokenize edilen varlıklara artan bir şekilde yatırım yapmaya devam edecek. Bunu engellemek mümkün değil."
"Tokenizasyon ile eurobond ihracı için SPK’yi bekliyoruz"
Halisdemir, Misyon Tokenizasyon Platformu ile finans aktörleri ve bankaların, bono, eurobond, yatırım fonu, hisse senedi ve gayrimenkul gibi varlıkları blok zincirine taşıyarak küçük tutarlar halinde yatırımcılara sunabileceklerini anımsattı.
Tokenizasyon ile eurobond ihracı konusunda Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) regülasyonlarını beklediklerini anlatan Halisdemir, sözlerini şöyle tamamladı:
"Malum eurobond almak istediğinizde 100 bin dolarlık bariyer var. Bunu tokenizasyon yoluyla bireylere indirdiğimizde hem yurt dışındaki Türklerin hem de yabancıların, Türk eurobondlarına daha çok ilgi göstereceğini biliyoruz. Bir dönem, Japon ev hanımlarının Türk bonolarına yatırım yaptığını gördük. Alırken en az 2-3 aracı kullanıyorlar. Japon ev hanımları direkt yatırım yapabildiklerinde hem ülkemizin borçlanma maliyeti hem de Türkiye’deki şirketlerin borçlanma maliyeti düşecek. Biz bu projenin pilot çalışmasını Avalanche ile beraber yaptık. 18 Ekim’de Arjantin’deki foruma katılıp bu çözümüzü anlatacağız."