Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan ziyareti sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada ‘Yeni anayasa’ tartışmalarıyla ilgili olarak "Yeni anayasayı kendimiz için değil, ülkemiz için istiyoruz. Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok." ifadelerini kullandı.
BAHÇELİ’DEN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ADAYLIK AÇIKLAMASINA CEVAP
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli de "Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin, yeni yüzyılın yol haritasını çizen Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a çok ihtiyacı olduğu tartışmasız bir tarih ve hayat gerçeğidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinin devam etmesi gerekir. Derdi vatan ve millet olan bir Cumhurbaşkanının yolundan caymaya hakkı yoktur.” şeklinde açıklama yaptı.
“SİVİL BİR ANAYASAYI YAPMA BORCUMUZ VAR”
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik ise yaptığı basın açıklamasında, “Sayın Cumhurbaşkanımızın şöyle bir hassasiyeti var; gelecek nesillere kendi irademizle yaptığımız sivil bir anayasayı yapma borcumuz var. Türkiye'nin geleceği açısından da bu böyle. Maalesef darbe rejimi anayasasının çok kez değiştirilmiş olmasına rağmen meşru, demokratik iradenin olduğu bir anayasa yapma ihtiyacı vardır ve bu ihtiyaç her zaman sürecektir.” şeklinde konuştu.
“HEM SİYASİ SEMBOLİZM HEM DE SİYASİ GELECEK AÇISINDAN SON DERECE KIYMETLİ”
Çelik, siyasi meşruiyet açısından meseleye bakıldığında ise şimdiye kadar yapılan anayasa değişikliklerinin Meclis’in meşruiyeti içerisinde gerçekleştirildiğini anımsatarak, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Birçok madde değiştirilmiştir ama geldiğimiz noktada Türkiye Yüzyılı’ndan bahsediyoruz. Önümüzdeki dönem açısından baktığımızda artık ‘Sivil Anayasa’ dediğimiz tamamen yüce Meclis’in devrede olduğu, herhangi bir vesayet odağının işin içine karışmadığı bir anayasayı yapma zaruriyeti hem siyasi sembolizm, hem siyasi pratikler hem de siyasi geleceğimiz açısından son derece kıymetli. Fakat bu konu konuşulduğu zaman iki şey hale getiriliyor; Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden aday olup olmayacağı meselesi, bir de sürekli olarak bir parlamenter sistem ön şartı çerçevesinde. Parlementler sistem de bir sistem, demokrasinin içinde. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Başkanlık Sistemi de bir sistem. Bu da demokrasinin içinde.”
PARLAMENTER SİSTEMİN DEMOKRATİK TARAFINDA MI YER ALIYORLARDI?”
Türkiye'nin parlamenter sistem döneminde yaşadığı krizlerin, sürekli olarak siyasi istikrarı ve siyasetin konsolidasyonuna ödediği bedellerin bitmediğinin altını çizen Çelik, “Türkiye'de tarihe mal olmuş,bir kısmı rahmetli olmuş, siyasi fikirlerinin hemen hepsi başkanlık sistemine geçilmesini bir zaruret olarak ifade etmişlerdi ve sonuç olarak milletimizin iradesiyle bu gerçekleşti. Fakat enteresandır Türkiye'de parlamenter sistem varken parlamenter sisteme karşı vesayetin yanında yer alanlar, bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi karşısında parlamenter sistemi gündeme getiriyorlar. Peki parlamenter sistem var olduğunda gerçekten parlamenter sistemin demokratik tarafında mı yer alıyorlardı? Hayır. parlamenter sistemin karşısında, vesayetin yanında yer alıyorlardı. Şimdi de Cumhurbaşkanımıza karşıtlık üzerinden bu konuyu üzerine getiriyorlar. İkincisi de Cumhurbaşkanımızın adaylığı meselesini gündeme getiriyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız, kendisinin adaylığı ile ilgili tartışmaların bu meselenin bir parçası olmadığını ifade ediyor. Dolayısıyla anayasa meselesini bu tartışmaların dışında bir şey olarak değerlendirmek lazım ve katkı vermek lazım.” ifadelerine yer verdi.
“YENİDEN SEÇİLMESİNİ BİRİNCİ ÖNCELİK OLARAK ARZU EDERİZ”
MHP Lideri Bahçeli'nin açıklamasına şükranlarını sunduklarını aktaran Çelik, sözlerine şu satırları ekledi “Son derece kıymetli bir açıklama. Biz AK Parti'de görev yapanlar AK Parti kadroları olarak Cumhurbaşkanımızın Tabii ki yeniden seçilmesini birinci öncelik olarak arzu ederiz. Bu bizim de kanaatimiz. Cumhurbaşkanımızın birikimi, Cumhurbaşkanımızın sahip olduğu kapasite, Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu liderlik birikimi devlet ve millet hayatımız açısından bir hazine değerindedir ve bugün dünyaya baktığımızda Türkiye'nin etrafındaki istikrarsızlıklar Rusya Ukrayna Savaşı'ndan, Gazze’deki soykırıma kadar sağımızda İran ile ilgili yürüyen tartışmalar, solumuzda Balkanlar ile ilgili yürüyen tartışmalar biraz kadrajı genişlettiğimizde Grönland Meselesi’nden Hindistan-Pakistan Meselesi’ne oradan Tayvan Meselesi’ne öbür taraftan daha uzaktaki istikrarsızlık alanlarına baktığımızda Türkiye'nin bütün bu çerçeve içerisinde barışın ve diiplomasinin adresi olarak öne çıkmasının bir sebebi var. Kim ne derse desin Türkiye'nin bu etkili bir şekilde yönetilmesinden kaynaklanan bir şey.”
“DEMOKRATİK YOLLA SEÇİLMİŞ LİDERLER İÇERİSİNDE AYRI BİR TARAFI VAR”
Çelik, birbiriyle konuşmayan devletler arasında arabuluculuk gündeme geldiği zaman akla Türkiye’nin geldiğini hatırlatarak, “Bu dünyanın kuzeyinden güneyine, batısından doğusuna kadar böyle. En son Somali-Etiyopya Meselesi’nde de bunu gördük. Diğer bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim; Sayın Cumhurbaşkanımızın, demokratik yolla seçilmiş liderler içerisinde ayrı bir tarafı var. Dünyada demokratik yolla, seçimler yoluyla iş başına gelmiş liderler içerisinde en tecrübelisi Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Bugün sahip olduğu tecrübe önemli. Bir ülkenin devlet başkanı ile bir araya geldiğinde, herhangi bir dosya açıldığında Sayın Cumhurbaşkanımız o devlet başkanının 3,4, 5 Selefi ile birlikte daha önce görev yapmış. Dolayısıyla karşısında oturan kişinin 4-5 tane selefiyle dosyaları yürütmüş, bu dosyalarda çalışma yapmış bir liderlik kapasitesine sahip. Bir de tabii hem bütün bu krizlerin içerisindeki dönemde Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde hedeflerine ulaşabilmesi, Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşabilmesi, aynı zamanda da Terörsüz Türkiye hedefi biraz evvel söylediğim gibi bölge açısından da terörsüz bir bölge anlayışına ilham oluşturacak. O zaman bölgede de şimdiye kadar yaşanan sıkıntıların aşılması açısından yepyeni bir diplomasi, uluslararası ilişkiler tarzının gündeme gelmesi söz konusu olacak. Burada da Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği oradaki herkes, etnik gruplar, mezhep grupları açısından bir referanstır, bir adrestir.” dedi.
“DEVLET VE MİLLET HAYATI İÇİN VAZGEÇİLMEZ HAZİNE HÜKMÜNDEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahip olduğu siyasi birikim ve liderlik kapasitesinin devlet ve millet hayatı için vazgeçilmez bir hazine hükmünde olduğunun altını çizen Çelik, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Biz o sebeple Sayın Cumhurbaşkanımızın, devletimizin milletimizin verdiği yetki çerçevesinde milletimizin talebi doğrultusunda bu hizmetinin devam etmesini arzu ederiz. Her zaman dediğimiz gibi millet ne derse o olur. Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu ifade eder. Bizim millet getirdi ve buna karar verir diye. Ama hepimizin kanaati kendisiyle de yakın çalışıyoruz birçok ülke için ağır travma kaynağı olan bazı krizler Sayın Cumhurbaşkanımız açısından son derece kolay bir şekildE üretilen geçmişine çok hakim olduğu ve ileriye götürülmesi konusunda da berrak yol haritasına sahip olduğu krizlerdir. Dolayısıyla bizim de kanaatimiz o şekildedir, Sayın Bahçeli'nin açıklaması son derece kapsamlı ve net bir açıklamaydı, kendisine şükranlarımızı sunuyoruz, aynı kanaati paylaşıyoruz.”