Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Paris’te düzenlenen kritik Gazze toplantısında yaptığı açıklamalarla bir kez daha dikkatleri üzerine çekti. Türkiye’nin diplomatik alandaki etkili duruşunu vurgulayan Fidan, “muazzam bir çaba harcadık”diyerek, sürecin hassasiyetini ve Ankara'nın bu süreçteki rolünü güçlü ifadelerle dile getirdi.
Gazze’de devam eden çatışmalar ve sivil kayıplar, uluslararası toplumda derin yaralar açmaya devam ederken; Paris'te bir araya gelen Fransa, ABD, Avrupa Birliği temsilcileri ve Türkiye, ateşkes planının uygulanabilir adımlarını masaya yatırdı. Fidan, Türkiye’nin sadece gözlemci değil, süreci yönlendiren aktörlerden biri olduğunu açıkça ortaya koydu.
Ateşkes sürecinde Türkiye nasıl bir pozisyon alıyor?
Toplantıda belirlenen ilk aşamanın dört kritik hedefi var. Fidan bu hedefleri şöyle sıraladı:
Ateşkesin kalıcı şekilde sağlanması
Rehine ve tutukluların serbest bırakılması
İsrail’in belirlenen sınırlara çekilmesi
İnsani yardımların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması
Bu dört hedefin sadece bir deklarasyon değil, sahada uygulanacak bir yol haritası olduğuna dikkat çeken Fidan, Türkiye’nin bu hedeflerin takibinde aktif rol alacağını ifade etti. Özellikle ateşkesin sahadaki takibi, Türkiye'nin rolünü daha da kritik hale getiriyor.
Türkiye’nin diplomasi hamlesi tesadüf değil
Türkiye’nin Gazze'deki ateşkes sürecinde üstlendiği rol, uzun süredir devam eden bölgesel diplomasi çalışmalarınındoğal bir sonucu. Ankara, çatışmaların başladığı ilk günden itibaren hem bölgesel hem de küresel aktörlerle yoğun bir diplomatik trafik yürüttü. Fidan’ın “muazzam bir çaba” ifadesi, sadece son birkaç günün değil, haftalardır süren stratejik çabaların özetiydi.
Ayrıca bu süreçte Türkiye'nin sadece siyasi değil, insani diplomasi açısından da önemli adımlar attığı biliniyor. Gazze’ye ulaştırılan insani yardımlar, sivillerin korunmasına yönelik çağrılar ve İsrail üzerindeki baskı mekanizmaları, Türkiye'nin barışa yönelik pozisyonunu daha da belirgin kılıyor.
Yeni dönemde Türkiye sahada nasıl konumlanacak?
Bakan Fidan’ın açıklamalarına göre Türkiye artık sadece masa başında değil, sahada da gözlemci ve uygulayıcı bir ülkekonumunda olacak. Bu, Türkiye’nin uluslararası itibarını ve kriz çözümündeki kapasitesini yeniden ortaya koyuyor.
Gazze'de ateşkesin sürdürülebilir olması, büyük ölçüde tarafların kararlılığına bağlı olsa da; sürecin dış destekçileri ve arabulucuları da en az taraflar kadar önemli. Türkiye’nin burada oynayacağı rol, sadece bölge değil, uluslararası kamuoyunda da yeni bir diplomatik dönemin başlangıcı olabilir.