Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'deki barış ve istikrar sürecine dair Türkiye'nin kararlı tutumunu Katar merkezli Al Jazeera Arapça'ya verdiği röportajda net bir dille ifade etti. Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi iradesi doğrultusunda, bölgede kalıcı bir çözüm için Uluslararası İstikrar Gücü dahil her türlü sorumluluğu üstlenmeye ve asker göndermeye hazır olduğunu vurguladı.
Gazze'de Nefes Alanı ve İnsani Kriz
Gazze'deki mevcut durumun, önceki şiddet dönemine kıyasla "nispeten bir nefes alanı" sağladığını belirten Bakan Fidan, bu aşamaya büyük çabalar sonucu gelindiğini kaydetti. Ancak insani yardımların giriş-çıkışlarında hala sorunlar yaşandığına ve İsrail'in saldırılarına devam ettiğine dikkat çekti. Fidan, 70 binden fazla insanın hayatını kaybetmesinin ve on binlerce kişinin yaralanmasının tüm insanlık vicdanında derin yaralar açtığını dile getirdi.
Barış Planı ve Maksimalist Talepler
Barış planının ikinci aşaması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) karar çıktığını hatırlatan Fidan, şimdi bu kararda öngörülen maddelerin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Sürecin ilerlemesi için ABD ve özellikle Başkan Trump'a büyük sorumluluk düştüğünü vurguladı. Barış Kurulu'nun oluşturulması, yönetimin Filistinli bir teknik komiteye devredilmesi ve bir polis gücünün kurulması gibi adımların önemine işaret etti.
İsrail'in, özellikle Başbakan Netanyahu'nun, Gazze'de Filistinlileri tamamen bölgeden göndermeyi ve toprakları İsrail'e katmayı hedefleyen "maksimalist" bir strateji izlediğini belirten Fidan, gerçek barış için İsrail'in bu taleplerden vazgeçirilmesi gerektiğini ifade etti. ABD'nin bu konuda daha rasyonel ve yapıcı bir tutum sergilediğini görmekten memnuniyet duyduklarını ekledi.
Uluslararası İstikrar Gücü ve Türkiye'nin Rolü
Türkiye'nin, Gazze'de barışın tesisi için bölgedeki paydaşlarla ve uluslararası camia ile işbirliği yaparak askeri desteksağlamaya hazır olduğunu yineleyen Bakan Fidan, İsrail'in Türkiye'nin bu güçte yer almasını istememesine de değindi. Fidan, İsrail'in tek başına söz sahibi olmadığını, Amerika ve diğer bölge ülkelerinin duruşunun belirleyici olacağını söyledi.
Hamas'ın silahsızlandırılması şartının süreci engellemek amacıyla bir dayatma olarak kullanılmaması gerektiğini savunan Fidan, barış sürecinin doğal akışında ilerlemesiyle (insani yardımlar, geri dönüşler, ekonomi) İstikrar Gücü'nün sınırda ayırıcı rol oynadığında bu konunun da çözüleceğine inandığını belirtti.
Suriye ve Sudan Gelişmeleri
Suriye'de bir yıllık özgürleşme sürecini olumlu değerlendiren Fidan, uluslararası toplumun Suriye halkına destek verdiğini ancak İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarının ve saldırılarının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. İsrail'in, kendi tek taraflı güvenlik kaygılarını bahane ederek bölgede kaosa yol açtığını ve bu durumun İsrail halkının da lehine olmadığını vurguladı.
Sudan'daki çatışmalara da değinen Bakan Fidan, Türkiye'nin insani yardımlara devam ettiğini ve Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerin yürüttüğü diplomatik barış çabalarını desteklediğini belirtti. Sudan'ın bölünme ihtimalinin önüne geçilmesi gerektiğini ve Türkiye'nin aktif diplomatik çabaya girmeye hazır olduğunu ekledi.
İran ve Ukrayna Mesajları
Fidan, bölgedeki işbirliğinin güçlenmesi için İran ile bölge ülkeleri arasında daha şeffaf ve güvene dayalı ilişkiler kurulması gerektiğini ifade etti. İran'ın bu işbirliği kümesinin önemli bir üyesi olacağına inandığını söyledi.
Rusya-Ukrayna savaşı için ise Türkiye'nin başından beri yoğun çaba gösterdiğini ve İstanbul'da daha önce yapılan görüşmelerin zeminini hazırladığını hatırlattı. Savaşın Karadeniz'e yayılması riskine dikkat çekerek, Avrupa'nın zor tercihler yapması konusunda Ukrayna'ya yardımcı olması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin, görüşmeleri kolaylaştırma rolünü sürdürmeye hazır olduğunu yineledi.
Türkiye'nin politikasının her zaman yatıştırma, ateşkes, barış ve kalkınma üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Fidan, ülkenin gücünü daima istikrar için kullandığını kaydetti.