Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı son açıklamalarla siyasetin gündemini adeta belirledi. Rüşvet, yolsuzluk ve talan suçlamaları üzerinden yargıya intikal eden süreçlerde, "Hiç kimse hukukun dışında değildir" diyerek adaletin mutlaka tecelli edeceğinin altını çizdi. Erdoğan, bu süreci sulandırmak isteyenlerin sesinin ne kadar yükselirse yükselsin, Türkiye'de hukukun üstünlüğünü zedeleyemeyeceğini açıkça vurguladı.
Sert mesajlarını yalnızca muhalefete değil, aynı zamanda toplumun adalet duygusunu örselemeye çalışan çevrelere de yönelten Erdoğan, “Bağırsalar da çağırsalar da adaletin yerini bulmasına engel olamayacaklar,” sözleriyle kararlılığını ifade etti.
Çelik Kubbe ile savunma sanayi yeni bir döneme giriyor
Erdoğan'ın gündeminde sadece siyaset değil, Türkiye'nin teknolojik ve savunma altyapısındaki atılımlar da vardı. Özellikle ASELSAN'ın 50. yılı kapsamında yapılan açıklamalarda, Türkiye'nin hava savunmasında çığır açan Çelik Kubbe projesi dikkat çekti. Bu sistemin yalnızca belirli bir kesimi değil, doğrudan 86 milyon vatandaşı korumak için geliştirildiğini vurgulayan Erdoğan, muhalefetin ve bazı çevrelerin bu projeyi karalama çabalarını "gözünü nefret bürümüş bir zihniyetin ürünü" olarak tanımladı.
"Savunma ürünlerimizin her biri, milletimizin güvenliği için geliştiriliyor," diyen Erdoğan, Çelik Kubbe'nin ulusal güvenliğin teminatı olacağını ifade etti. Türkiye'nin artık sadece bölgesel değil, küresel ölçekte söz sahibi bir savunma aktörü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, bu sürecin geri döndürülemeyeceğini de net biçimde ortaya koydu.
Nükleer enerji ile dışa bağımlılık tarih oluyor
Enerji politikaları konusunda da önemli açıklamalar yapan Erdoğan, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile birlikte Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığına büyük darbe vuracağını ifade etti. Türkiye’nin enerji üretiminde karbon emisyonunu azaltacak olan Akkuyu’nun, hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük katkı sağlayacağını belirtti.
"Şeytanın bacağını kıracağız" sözleriyle Akkuyu'nun sembolik ve stratejik değerine dikkat çeken Erdoğan, 50 milyar dolarlık bir katkının yanı sıra yıllık 35 milyon tonluk karbon salınımının da önleneceğini belirtti. Bu yatırımlara rağmen muhalefetten gelen karşı çıkışları ise ya cehalet ya da art niyet olarak değerlendirdi.
Diyanet’in yükü ağır, toplumun desteği şart
Konuşmasında din istismarına da özel bir yer ayıran Erdoğan, Diyanet camiasının önemine dikkat çekti. FETÖ ve DEAŞ gibi örgütlerin din kisvesi altında millete yaşattığı travmalardan bahseden Cumhurbaşkanı, dinin özünden saptırılmasına karşı durmanın toplumsal sorumluluk olduğunu vurguladı.
Bu kapsamda Diyanet’in hem dini hem sosyal açıdan ciddi bir misyon üstlendiğini belirten Erdoğan, görev yapan din adamlarının desteklenmesinin zorunlu olduğunu ifade etti.
Deprem bölgesine 75 milyar dolar kaynak aktarıldı
Deprem bölgesinde yürütülen çalışmalarla ilgili de detaylı bilgiler paylaşan Cumhurbaşkanı, 6 Eylül’de Malatya’da yapılan törene atıfta bulunarak, 300 bininci konutun anahtarının teslim edildiğini duyurdu.
Toplamda 75 milyar doları aşan bir kaynağın deprem bölgelerine aktarıldığını açıklayan Erdoğan, yıl sonuna kadar 403 bin bağımsız bölümün tamamlanacağını belirtti. Ana muhalefetin verdiği “bedava ev” sözlerini hatırlatarak, “Malatya'ya gelsinler, biz verdiğimiz sözleri nasıl tutuyoruz görsünler,” diyerek muhalefeti sahadan uzak olmakla eleştirdi.
Yargı süreci hızlandı, hesap zamanı yaklaşıyor
Erdoğan, iki seçimdir halka verdikleri sözleri unutanları da hedef alarak, özellikle emekli maaşları, ulaşım, altyapı ve hayat pahalılığı konularındaki vaatlerin tutulmadığını dile getirdi.
“Talandan ve rüşvetten başka bir iş yapmadılar” diyerek sert bir dille muhalefeti suçlayan Cumhurbaşkanı, artık hesap verme sürecinin başladığını ifade etti. “Yargı görevini yapacak, adalet mutlaka tecelli edecek” sözleriyle sürecin geri döndürülemeyeceğini belirtti.
Muhalefetin bu süreci sabote etme çabalarının ise halk nezdinde karşılık bulmadığını dile getiren Erdoğan, "Hiç kimse hukukun kapsamı dışında değildir," cümlesiyle hukuk devleti ilkesine bağlılığını net biçimde ortaya koydu.