Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Suriyeli mevkidaşı Faysal el-Şeybani arasında yapılan ortak basın toplantısı, bölgedeki dengelerin yeniden şekillendiğinin açık göstergesi oldu. Toplantıda verilen mesajlar, sadece iki ülke arasındaki ilişkilerin değil, aynı zamanda bölgesel güvenliğin de yeni bir faza geçtiğini işaret ediyor.
Fidan, yaptığı açıklamada “Suriye’nin güvenliği, Türkiye için kilit önemdedir” diyerek uzun süredir süregelen kaotik ortamın artık sürdürülebilir olmadığını açıkça ifade etti. Bu ifade sadece diplomatik bir vurgu değil, aynı zamanda Ankara’nın güvenlik doktrininde Suriye’ye verilen stratejik önemin altını çizen bir değerlendirme olarak yorumlandı.
suriye’ye yaptırımlar kalkmalı: uluslararası topluma çağrı
Türkiye, Suriye’ye yönelik uluslararası yaptırımların artık işlevini yitirdiğini ve tersine bir etki yarattığını savunuyor. Hakan Fidan, bu durumu şu sözlerle dile getirdi:
"Nasıl ki Suriye, uluslararası toplumun taleplerini yerine getiriyor; aynı sorumluluğu artık dünya da taşımak zorunda. Yaptırımlar kaldırılmalıdır."
Bu çıkış, özellikle Avrupa Birliği ve ABD’ye doğrudan bir mesaj niteliğinde. Çünkü uzun süredir uygulanan yaptırımlar, Suriye halkını daha da kırılgan hale getirirken, bölgedeki terör örgütlerinin manevra alanını genişletmiş durumda.
sDG uyarısı: denklemden çıkmak zorundasınız
Fidan’ın konuşmasının en dikkat çeken bölümlerinden biri, SDG'ye yönelik doğrudan uyarısı oldu. Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden tüm unsurlara karşı tavizsiz bir tutum benimsediğini belirten Fidan, “SDG artık bu denklemden çıkmak zorundadır” diyerek terör yapılanmalarına karşı kararlılığı bir kez daha vurguladı.
Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde fiili olarak varlık gösteren bu yapının, sadece kendi toprak bütünlüğüne değil, aynı zamanda Suriye’nin egemenliğine de tehdit oluşturduğunu savunuyor. Bu söylem, Ankara-Şam hattında ortak bir vizyonun sinyali olarak değerlendiriliyor.

şeybani’den anlamlı mesaj: türkiye’nin desteğini unutmayacağız
Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, konuşmasında Türkiye’ye karşı oldukça pozitif mesajlar verdi. “Rejimin düşmesi karanlık bir dönemin sonuydu” diyen Şeybani, Türkiye’nin geçmişte ve bugün verdiği desteğin Suriyeliler için unutulmaz olduğunu ifade etti.
Ayrıca SDG ile yürütülen görüşmelere değinen Şeybani, “tek ordu, tek ülke, tek toprak” prensibine vurgu yaptı. Bu söylem, Şam’ın da federal ya da parçalı yapılar yerine üniter bir devlet yapısını benimsediğini ortaya koydu. İsrail’in Süveyda’daki Dürzi nüfus üzerinden yaptığı operasyonlara sert tepki gösteren Şeybani, uluslararası toplumu Suriye’nin egemenliğine saygı duymaya davet etti.
gazze ve süveyda: istikrarsızlık zinciri kırılmalı
Fidan, konuşmasında sadece Suriye değil, Gazze ve Süveyda gibi diğer bölgesel kriz noktalarına da dikkat çekti. İsrail’in Süveyda’daki varlığının yalnızca Suriye için değil, Türkiye için de ulusal güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirtti.
Gazze’de ise ateşkes görüşmelerinin olumlu seyir izlediğini ifade etti. MİT Başkanı’nın da sürece doğrudan dahil olduğunu söyleyen Fidan, Türkiye’nin barışa katkı sunan aktif rolünü bir kez daha teyit etmiş oldu.
türkiye’nin yeni dış politika doktrini
Yapılan bu açıklamalar, Türkiye'nin dış politikada yeni bir stratejik döneme girdiğinin ipuçlarını veriyor. Artık sadece sınır güvenliği değil, bölgesel güvenlik mimarisi Türkiye’nin doğrudan müdahil olduğu bir konu haline geldi. Suriye’nin toprak bütünlüğü, terörle mücadele, mülteci dönüşleri ve diplomatik normalleşme; bu doktrinin temel yapı taşları olarak öne çıkıyor.
Ankara, artık Şam’la istişareleri daha sıkı bir çerçevede yürütme kararı almış durumda. Bu da demek oluyor ki, önümüzdeki günlerde Türkiye-Suriye ilişkilerinde somut adımların atılması kaçınılmaz.